Divan-ı Şerif
kul yoldan ne çok çıkandır
iftirada en ön saftadır başı dara düşünce Rabbe yalvar yakar olandır bilmez hali ne acıdır ömür su misali akar öyle ya da böyle geçer kul dönüp geriye bakar ziyan içinde bulur kendini tövbe olmaz günaha derman bulunmaz şirke ferman cennet canda saklı ikramdır bugün halim nicedir içimde kalan hasrettir bülbül güle konamaz aşk-ı daim olana kanamaz pir-i şahın aşka susar ummanı derya elde bulanır sorgu sual tez sorulur beşer gelir cin gider arşta cümle mahlukatın görülecek hesabı çoktur sorguda aman vermez divan-ı şerif kurulur Yusuf başa geçendir teraziyi elde tutandır ağırsa günah içi yanandır kuldan kula zeval geçer hakkı olan nimet biçer sürer ömrü sefayı arşta nimeti ne çok olandır Yusuf sana duada ikram sunar gönlünü hoş ruhunu temiz tutar acı elem gelmez sana melekutu asil olan sana bakar pir-i şahının içi rahat eder devri alem dolup dolup boşalır kimi aldanır sefaya kanar kimi canda cana kıyar beşeri sabırda görmem lazım sende olan huy güzeldir takdirin bol sabrın çoktur kadir kıymet bilir ihaneti sevmezsin Yusuf bugün hayli yoruldu arş-ı alemi bir bir dolaştı gördüklerine kendide şaşırdı alem içinde alemler çoğaldı nuru yüce olan ne güzeldir yıldıza baktım önce birdi dokundum birden çoğaldı türlü türlü renk verdi rengi deryada ne çok yüzdüm şems dediğim ateşten nur dile gelir har ile dolar gönle huşu ile ruh-u alayı ne çok sevendir yakmaz içi pak olanı bugün arş-ı alada şölen var divan kurulur seçki yapılır beşerin en son haline bakılır sevabı yüce olan başkan seçilir nur-u alayı salarız üzerine beşer-i kötüyü yoldan çevirsin diye burada ahval böyledir her daim hesap görülen yerdir Yusuf kulda nuru görünce keder üzerinden atandır |