Kadın VE Rüya
Şemsiyesiz yürümeye çalışıyordu dert sağanaklarında
Tepeden tırnağa sırsıklam olmuş kurumuyordu teni, Kurumuyordu gözleri. Bir birine karışmış hüzün yumağı olmuş, Yuvarlanıyordu yaşamın önünde, Yapayalnızdı kalabalıklar içinde. Ve yorgun… Ve suskun sürükleniyordu hayatın çemberinde Mutluluk uzak ihtimaldi ve biliyordu kadın. Kumsalda çıplak ayakla yürümedi hiç, Dolunayda şarkı söylemedi sevdiğine, Yakamozların ışıltısını seyretmedi doya doya, Hep med cezirler vardı hayatının kıyısında. Şahit olmadı tan yeri ağartılarına Şafak sökmeden uyandırılıyordu mutluluktan Elinde kocaman bir hüsran… Soruyordu kendine umudun boyu kaç metreydi? Tam yaklaştım derken, yaka paça uzaklaştırılıyordu oradan, Huzura gebe kalmamış kısırdı beden… Hayatında ki aşk değil heves adamıydı şansızdı kadın. Haziran sıcağı ısıtmamıştı yüreğini Yaz mevsimine yabancıydı,gün ışığını bile tanımıyordu kadın. Gece doğmuş gece yaşıyor, Gece bekliyordu ölümü. Kara peçeliydi herşey, Yarım asırdır karanlıkla besleniyordu ruhu. Bahtının karalığı bundandı… Güneş doğmamıştı ömrünün üzerine, alışıkta değildi kadın. Karanlık peçesini açıp, Yüzünü gösteriyordu yavaş yavaş Yıldızlar sönük, ay gizlenmişti bulutların arkasına. Dert sağanaklarının saati başlamıştı Çisil çisil yağıyordu… Baykuş ötüyordu cam kenarında Bir o anlıyordu kadını. Kendini dışarı attı… Patika yollarda, koşuyordu ardına bakmadan, Dikenli teller takılıyordu eteklerine, Zaman zaman nefesi kesiliyordu Kurt ulumaları tırmalıyordu kulaklarını, Korku filmi ortasında kalmış gibiydi, Gözleri fırlamıştı yuvasından, Bağırıyordu çığlık çığlığa, Gök yüzü ortadan ikiye bölündü O an; Bir ışık merdiveni indi ağır ağır, Mutluluğa birkaç santim kalmıştı ve uyandı kadın… Gamze YAĞMUR 21/02/2013 |