ÖLÜM YAKAMOZU- zemheri karanlık her yan – İğde kokusu içerisindeyim, Bitap bir halde yürüyorum, derinlere, Ömür boyu süren bir sessizlikle, Suskunluğuna yolcuyum, yolum… Emekleyen çocuk misali mutluyum, Bir o kadar da yorgun… Ben bir seyyahım, bitkin, Göçmen kuş misali yola yolculuğum. Ruhumun neyzeni susmadı kaç gündür, Asude sesini işliyor içerime. Efkâr deminde yine, Heyhat! Vuslat vaktinin yarası sızlıyor, Bu gecede. Pervanenin mağrurluğuna sarhoşum, “Mum bulamadım, od olur mu?” yakarışım, Bitkin bir vaziyette. Meçhul bir mum aleviyim, Mahşer kalabalığı içerisinde. Semazence dönüyorum vav kıvrımlarında, Neyzenim daha da içli çalıyor Döndükçe etrafımda Acı zehri işliyor bendime “Hiç olma” yolunda yolcuyum Bu vakitte Gül yaprağı zarifliğinde söyleniyor kem sözler, Feryat figan ağlamayı reva görüyorlar bana Bilmiyorlar! Bilmiyorlar yüreğime saplanan hasret ateşini Heyhat! Bir elif miktarı sevgi için neler yapmıyorlar? Meczup bir yolcuyum yine Ebrulî bir ruyun var mı bu leylde de Yusuf’un yüzü kadar güzel mi? O yüzden mi Yakup misali imtihanım? O yüzden mi sınanışım? Ölüm vaktini hatırlatıyor yolum Vuslatına baş vermek boyun borcum Beyhude yoruldum, gidemiyorum, Ruhumun neyzeni tükenmiş artık. İlmek ilmek işliyorum yokluğunu zamana Misal, kalender yolcuyum gece ayazında Olmuyor! Olmuyor avuçlarım yanıyor hala Ve ölüm yakamozumun son göz kırpışı oluyor bana - VEDA 24 Temmuz 2013 |
çayı çok sevenler.
O'nun yokluğunda zamana her işlenen ilmek,
bir şiir doğurur.
Çayın demli, şiirin daim olsun.
...
..
.