güneşe bakıp
Güneş batmak üzereydi sabah sessizliği gibi bir
sessizlik kaplamıştı ortalığı kafamdaki şu düşüncelerden kalbimdeki şu sonsuz sevgiden başka hiç bir şey yoktu belkide Sanırım her şey anlamlı gelmeye başlamıştı düşüncelerime, kalbime Gerçek olan ama sadece gerçek ve edepli olan şeyi yaşamak istiyordum. Ruhuma işleyen şu gerçeği atamazdım ,atmakta istemiyordum zaten.Bu gerçeğin sonunda aciz olduğumu, korktuğumu bir o kadar da sevindiğimi kalbimin huzur bulduğunu biliyordum Haksızlık olmayacaktı Unutulma olmayacaktı Sadece gerçekler olacaktı ,umursamadığımız gerçekler Güneşe bakıp, rüzgarı hissedip, nefes aldığım, özgürce dolaştığım şu hayatta hücrede gibi yaşattıran gerçekleri görmeyen gözlerimdi, benim elimdeydi, nefsime zulmeden bendim gözümün önündeki gerçekleri görmek bana düşüyordu, önümüzdeki gerçekleri Nefsimi dinlemiyordum dinlememeye çalışıyordum sadece gerçek olan şeyleri görmeye ,bulmaya dahası o gerçekleri yaşamaya çalışıyordum.İlk rükuda gördüm gerçekleri sonra secdede alnım yerdeyken kalbim göklerdeydi, huzurdaydı bekliyordum görmeye,hissetmeye devam ediyordum Şu iki şeyi merak ediyordum önümüzde duran gerçeği elimizi uzatıp alabileceğimiz gerçeği almamak nefsimizin oyunu muydu yoksa kendi kendimize yaptığımız zulüm mü ? Evet ben gerçekleri gördüm ,anladım deyip o nimetlerden faydalanmamak sanırım kendimize yaptığımız zulüm olur. Hem de çok ağır bir zulüm şu yağmur gibi yağan rahmetten faydalanmamak bir damlasından tatmamak zulüm olur Öyle bir günden korkarım ki gerçeği ve rahmeti o gün anlayanlar nefsine zulmedenler, kim bilir belki de bizde... |