Bir yolculuğa çıkıyorumYüreğimin her istasyonunda iniyorum kara trenden adsız ıssız boz bulanık istasyonlar akmayan çeşmelerinden su akşamdan kalan yağmur birikintisi saatlerce sallanmaktan dışım içimde sarhoş bir şiirde yalpalanıyorum köy evlerinin damları buz tutmuş saçaklar bacasız dumanlar ve bir kış ikindisi nereye gider bu tren nasıl varır var mı bir varış noktası hedefsiz kurşun gibi sekedurur rayların üzerinde neresi son istasyon umumun elini yıkadığı kirli bir lavabo kar gibi çarşaflar kara tren kirli bir kompartman lades kemiği üzerinde haşlanmış tavuk cesedi ben değilim faili meçhul yeme fiilinden başka bir eylemim olmadı o da bir kısmını son sayfasına ulaşmış bir roman adı vampir şu seri romanlardan biraz uyumak istiyorum kondüktörsüz bu trende ya uyur da kalırsam mekân ne kadar ıssız olursa olsun her faninin vardır bir azraili ve yaşamın sesi zehirli dili her istasyonda terkedilmiş bir sevgili de yok mu dünya da yalnız mı şimdi mevsimler değişiyor yol çok uzun pencereden bak diyorum kendime açıp pencereyi bakıyorum bahar gelmiş patlamış bahar dalları içimde bir ölü dışımda hayat var ve hesap soran hatıralar nereye varacak bu tren bu kara tren hedefsiz kurşun gibi sekedurur rayların üzerinde sek sek oynar küçük kız çocuğu ve geçmişte yaşanan bir yolculuk yanık bir ses -dama koydum yakacak bu tren ne zaman kalkacak 9/Aralık/2010/Perşembe/Bodrum Şiirime zarif ve beni yücelten yorumlarıyla katılan değerli arkadaşlarım: sayın Şükrü Beşiktaş’a sayın Işık Mehmet Ali’ye, sayın Ayhan 55 akgül beyefendiye kadim dostlarım, Şükran Ay hanımefendiye, sevgili arkadaşlarım Sevtap Nurgönül hanıma ve sevgili küsss’e sonsuz şükranlarımla sevgiler sunuyorum. Yüksel Nimet Apel |