bekleme bilmeyeceksin ne özlediğimi ne öldüğümü nede uzun yollardan gelip imgeleri talan bir şiirin kıyısında soğuk soğuk terler döktüğümü bekleme bilmeyeceksin...
susuyorum sevgili yağmur beklerken şehrim birazdan kusar nefretim sırrı dökülmüş anlara yüzünü can çekişirken küfürbaz dilim sus tortusu yayılmış dudaklarımı daha bir hızlı ısırıyorum kan sızıyor duvarlarıma kanamalı bir hasta koynumda ellerim…
özleminde içinden adıM geçen şarkılar dinliyorum sabaha karşı yüzsüzlüğümü siliyorum tozlu aynalardan elimin tersine bulaşıyor yokluğun varlığınla koyu bir sohbete dalmış saçlarım havadan sudan bahsediyoruz kitaplarından kırıklarından kırdıklarından garipmiş sizin oraları yalancı kuşlar tünermiş evlerin bacalarına ve sevdaları defnedermişsiniz kuşların gagalarına…
kaç kez söyledim sana eksik kelimelere bu kadar düş biriktirme denize bakan ceplerinde martıların gözlerinde ve ölüm ansızın gelir parmak uçlarından tenine kaç kez söyledim olmayan yüzünün yarısına ölüm belki de sadece sadece sende güzel…di...
sen gittin gideli kalemimin rengini çaldı uğursuz aynalar harflerimin sesini kıstı radyoda konuşan ukala adam ne sesi ne soluğu kaldı arkası yarınların nede tadı tuzu kaldı zamanın sessizliğin hakimi ülkelerim işgal altında gemilerim kıyıya vurdu denizlerim sen gittin gideli nefretinle sevişiyor bütün kırık kemiklerim…
lakin bekleme görmeyeceksin ne gözümde kuruttuğum ırmakları nede şiir tutmaz yanaklarımın köhnemiş yapraklarını ağaçsız ormanlarımı bekleme görmeyeceksin…
çünkü... kelimelerin kör senin ezbere geçiyorsun masallar sokağını…
al bir deniz resmediyor şairler gözlerimin önünde kaçak harfler ardı ardına eklenmiş sihirli cümleler görülmemiş ruyalar içilmemiş sular ve buna sevda diyorlar…
bekleme boşuna ellerimle kapattım kuşların gözlerini inadına içip inadına zehirlesin diye ikimizi...
bekleme boşuna sen/di beyaz kağıtlardan doğurdum ölüm yerkabuğunu yırtan zulüm.. sen /di...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sen/di... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sen/di... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
susuyorum sevgili yağmur beklerken şehrim birazdan kusar nefretim sırrı dökülmüş anlara yüzünü can çekişirken küfürbaz dilim sus tortusu yayılmış dudaklarımı daha bir hızlı ısırıyorum kan sızıyor duvarlarıma kanamalı bir hasta koynumda ellerim…
arkada mozartın senfonisi eşliğinde yitip gittim dizlerinizde... kutluyorum kaleminizi saygılarımla
Zamanda mahzun bir yolculuğa çıkardı şiir bizi. Bir zamanın ölümsüz aşklarını hatırlattı. Hani, uzaklardan da sevilebildiğini bir yüreğin, aşkın inanılmaz kutsal ve değerli olduğu, öyle zırt pırt bırakmaların, bırakılmaların olmadığı, sevdi mi, tem sevdiği gönüllerin, küçücük bir mendilin bile, yıllarca hasret çekebilme gücünün sihrini barındırdığı, ölümsüz zamanların, ölümsüz hatıraların yaşandığı devirlere.
''sen gittin gideli kalemimin rengini çaldı uğursuz aynalar harflerimin sesini kıstı radyoda konuşan ukala adam ne sesi ne soluğu kaldı arkası yarınların nede tadı tuzu kaldı zamanın sessizliğin hakimi ülkelerim işgal altında gemilerim kıyıya vurdu denizlerim sen gittin gideli nefretinle sevişiyor bütün kırık kemiklerim…''
Sevgiliye hasret, ne kadar tatlı bir sitem esintisi gölgesinde sunulmuş. Denizlerim kıyıya vurmuş... Gerçekten güzel...
''lakin bekleme görmeyeceksin ne gözümde kuruttuğum ırmakları nede şiir tutmaz yanaklarımın köhnemiş yapraklarını ağaçsız ormanlarımı bekleme görmeyeceksin…''
Mahzun bir sevginin, sevda acısını göğüsleme gayretleri.
çok teşekkür ediyorum... göğüslemeye uğraştıkça kelimeler içten içe vurdu kalelerimizi yıkıldık yakıldık ve böylece biz insanlar herşeyin katili olmayı başardığı gibi aşkında katili olmayı başardık...
Di’li geçmiş zamanlarının toplamlarından kurtuluyorsun biliyorum ve sıyırıyorsun omuzlarında aşağı eksik ve düzensiz bir şekilde ki kurtuldum ve kaçtım sanıyorsun..korkarak veya büyük bir cesaretle..hı hı.. sen yaptın tüm bunları/çizilmiş bütün kentler gibi sınır sınır ve öğrenilmiş sokaklar/tabelaları çıkmazlarının ki tüm kaybolmuşluğunla ilerliyorsun/sesler içersinde...ve masum merhaba’lar ardında o’na benzeyen siz/leri buluyorsun..nakaratlarını unutarak şarkıların ve kokularını tenlerin..tedirgin uykulardan uyanırken bebekleri gözlerinin/masum öykülere akıyorsun şimdi bir ırmak gibi ve üşüyerek/irkilmesini izliyorum kelimelerinin…
şimdi dinle/yeceksen beni... kırmadan kesmeden tırnaklarımı akıtacaksan tüm nehirleri zehirleri geri dokusuz kokusuz tüm kelimeleri... önce tırnak uçlarımdan başla almaya emanetini ve tırnak işaretlerinde ara Rabbimin bağışladığı hüznü...
yağmur beklerken şehrim
birazdan kusar nefretim
sırrı dökülmüş anlara yüzünü
can çekişirken küfürbaz dilim
sus tortusu yayılmış dudaklarımı
daha bir hızlı ısırıyorum
kan sızıyor duvarlarıma
kanamalı bir hasta
koynumda ellerim…
arkada mozartın senfonisi eşliğinde yitip gittim dizlerinizde...
kutluyorum kaleminizi saygılarımla