...geçmişten...
çıldırmış olmalı gece tırmalarken tenimin aryalarını dev cüsseli karanlıklar beddualar sevişiyor dilimin ökçesinde uçurumlar hareleniyor siz yoksulu ay papatyalar dökerken çırıl çıplak kalmışlığıma ben fakiri yıldız kokusu saçaklarımda akreple yelkovan dillenirken sizsizliği takvimler güz yorgunu suya tutkun solgun kıyılarımda kırılgan dalgaların ayrılık ayetleri ölü/nüz bayım külünüz / ziyan iki dudak arası günah yaslandığınız dağlar dökülünüz annenizin arşa yükselen sesinden ve ekiliniz kurşini bulutların avlusuna daha saçlarım yeşilken göğün kafesinden son bir şiir kopartınız elveda belki tövbeleriniz ıslanır siz ağlarken avuçlarınıza yazılır cehenneminizin altında tütsülenen şiir //...mevlam siz diye sürdü adımı köhnemiş kirpiklerimin dualarına örtün yüzümü...// gün cam kırıklarında uzayan sureler boy boy filiz veren titreyen bir çocuk her gün nasırlı ellerinizle dikilen katre katre okunur yüzünüzdeki çizgilerin ağrıları ağırlaştıkça zaman yalandan illet gün artığı siz ölüsü gözlerim gülünüz bayım gökkuşağına sarmaladım kelebek sokağını //...sizi çok sevmiştim bayım bir ikindi vaktinde yakıldı şiirlerim göğsünüze bastırdığımda düşlerimi eylüldü nefesimi dayadım avuç içlerinize bu yüzden kördüm amâ susuşlarınıza gömüldüm...// uzadıkça kısalan parmaklarımın gölgelerinde kefenlenirken aynalar üzerime peygamber çiçekleri açıyor ceplerimde ve Azrail’in buzdan nefesi o malum besteyi çalarken ensemde siren seslerinde siz kımıltısız toprağın köklerinde/ rüzgar yedi kez vuruyor topuklarını yere yedinci mevsimde gece gitti rüya bitti Uyan… ölünüz bayım içimin döküntülerine gömülünüz... ve nihayetinde öldünüz bayım dün gece onikiotuz sularında bir masalcının seyir defterine gömüldünüz ihanet kokan ellerinizle geçmişten geleceğe... (( elçin )) |