İSTANBUL GÜNLÜĞÜHayatımın bir perdesi hem de uzunca bir perde Geçer bu çatı katında bu kibrit kutusu yerde Hiçbir şeye kızamıyor insan bu gurbet ellerde Hele can sıkıntısından patladığım şu günlerde Her sabah bir tıkırtıyla hafif hafif uyanırım Çatıdaki martıların ayak sesini duyarım Üşenmem terasa çıkıp onları tek tek sayarım Kahvaltı etsinler diye onlara ekmek atarım Ocağa çay suyu koyup alışverişe çıkarım Bakkal Kenan’dan gazete fırından simit alırım Kahvaltı ettikten sonra ders çalışmaya başlarım Fakat anlamak ne mümkün sebebi mi anlatayım Komşumuz Naciye Hanım çene yapmaya bayılır Sanki trafik polisi arabalarla uğraşır Bazen hızını alamaz lokantacıya bulaşır Baktı etrafta kimse yok uçan kuşlara sataşır Lokantacı müşteriyi bağırarak davet eder Ta kapıdan içeriye pilav üstü kuru çek der Bazen de bir efkar basar teybine arabesk iter Bir yandan Müslüm bağırır bir yandan o eşlik eder Derken tiz bir viyaklama taze patatiz suğan var Kalıba bakan adam der karga gibi öter car car Arkadan pirinççi gelir onda bir de megafon var Boşa yırtınıp dururlar sanki millette para var Ali Bey’in oğlu Ercan tam bir güvercin hastası Akşama kadar terasta bilmem kime fiyakası Hani el çırpması yok mu bir de o ıslık çalması Tüm dikkatimi dağıtır yeter artık kahrolası Bir kızı var Ali Bey’in sanırsın paşa torunu Ne zaman balkona çıksa elinde cep telefonu Küçük dağları o yaratmış bir karış havada burnu Aşağılara sarkmaktan kopacak bir gün o boynu Akşamüstü evin önü çocuk sesinden geçilmez Yakar topuydu futboldu oyunları bitmek bilmez Araba mı çarpacakmış anne baba hiç iplemez Rahatsız olanlar var mı onu zaten hiç düşünmez Saat onbirde nöbeti sarhoş takımı devralır Kimi birbirini döver kimi polisle atışır Öte yandan mahallenin köpek sürüsü dolaşır Çöpleri devriye gezer karıştırır haşır haşır Köpek sürüsü dedim de bir de insan sürüsü var İpsiz sapsız bir sürü genç sokakta naralar atar Karşılarına çıkana bir bahane bulur çatar Beşiktaş’ta bu saatte sokağa çıkmak mı sıkar Gece yarısından sonra etraf birden sakinleşir Ayyaşlar uykuya dalar itler kopuklar çekilir Sanki bunu bekler gibi yıldızlar belirginleşir Aysa en parlak haliyle yıldızlarla bütünleşir Anlat şair de ki işte budur İstanbul’un hali Bulamadı buna çare ne kaymakam ne de vali Peki ama tüm bunların kimin boynuna vebali Tasası sana mı düştü söndür ışığı yat Ali Ali ATA Yer: Beşiktaş Şehit Asım Caddesi Yıl: 1995 |
Gece yarısından sonra etraf birden sakinleşir
Ayyaşlar uykuya dalar itler kopuklar çekilir
Sanki bunu bekler gibi yıldızlar belirginleşir
Aysa en parlak haliyle yıldızlarla bütünleşir
Anlat şair de ki işte budur İstanbul’un hali
Bulamadı buna çare ne kaymakam ne de vali
Peki ama tüm bunların kimin boynuna vebali
Tasası sana mı düştü söndür ışığı yat Ali
Yüreğini kalemini alkışlıyorum üstadım
Beğeni ile okudum yüreğin kalemin var olsun
_____________Selamlar