Bülbül Yusuf
zikri hak olanım
geceyi tavaf ederek düştüğünde sema-i alemin yad-ı diyarlarına gönlüne anahtar verildi sürgüle çık gönül kapını çalmasın diye o mekruh sırla dolu aşkın küpünü kaldırıp örtüsünü sana semanın yüzünü açıyorum at içinden derdi kederi cananım ezberle gayrı gözünden düşen her damla gönlümün ummanında inci tanesi o umman ki sığmaz yere göğe konaklamaz hiç bir elde varılmaz günah ile affedilmez haset ile öğren adını an zikir ile o nazlı bir aşk-ı derya kimi içer kanmaz kimi bakar anlamaz laldır kiminin dili kimi kibir ile daldığında gayesiz seyrine yanar içi çölde susuz gibi uhut çölüne düşmüş bedevi gülü sırdaşım al şalı ipek alnı ak yüzü nur ile yunmuş cananım ellerin semaya açıldığında büktüğünde boynu nu arş-ı alemin alametine kal cennet-i sefa içinde ol hurma bahçelerine hurilerin en hası canıma can parem seher vaktimin nazlı gülü gönlüne konan bülbülüm seyyah oldum aşkına dergah dergah serabı sabır olan kenan diyarında çöl çöl gezerim miksi amberi ferahına dua ile yüzümü sürdüğüm bin nefesi şükür bin nefesi kabe bildiğim gönül gözünde zikri bol fikri ecdadı ile bir sinesi perişan olanım |