yetmişikinci saat...
bazen annelerde yalan söyler kuzum ürperen tenin daha fazla üşümesin diye rastgele savurdukları kelimelerle sarmaya uğraşırlar önce kendi korkularını sonra senin korktuklarını bazen annelerde yalan söyler kızım… yetmişikinci saatin gölgesinde hızla çıkıyorum merdivenleri üçüncü kat üçyüzyirmidört nolu oda biz daha önce hiç karşılaşmamıştık bu yolda sesin hala kulaklarımda akreple yelkovanın dinginliğinde ilerlemeyen zaman çaresizliği vuruyor şakağından sesime tırmanırken korkular yer gök ağlıyor göbekbağımdan… yine babam okuyor salayı Meriçin karanlığına inat Selimiyenin tüm ışıkları yanıyor ceplerimde kabuslarım susturun kulaklarımdaki bu sancıyı… yetmişikinci saatin ertesinde yalancı bir çoban serçe parmağından tutunmuş bir kuzu özgürlüğe yürüyorlar nefesleriyle ısıttıkları duaları astılar beyaz duvarlara şifa olsun tüm çocuklara amin desin anneler bir gülüş bin ömre bedel anne ile kızın aşkında gerisi mi gerisi hikayeden adamlar bulanık sular… bazen annelerde yalan söyler kızım gök hep mavi ülkem hep yeşil derler mesela… (( elçin )) |
sevgiler arkadaşım