KAVURGALI ŞEHİT İSMAİL
Nişanlandı komşu kızı Cennet’e,
Üç kardeşin en büyüğü İsmail, Düğün için gece gündüz himmete… Eyüp Çavuşun Efesi İsmail. Ekinler de firik olmuş, biçilir, Çam bardaktan soğuk sular içilir, Dünyadayken Cennet sözü verilir, İsmail’e hemen Cennet seçilir. Bir kış geçer, yine bahar yaz gelir, İş güç biter, tarla taban az gelir, Tek dileği Cennet’ine kavuşmak, Gece gündüz, bütün işler vız gelir. Bir söylenti Köyde hemen yayılır, Atlı asker: Seferberlik sayılır, Cennet’in Efesi başta okunur, Duyar duymaz Cennet buna bayılır. Haşim ile Hüseyin de okunur, Eyüp Çavuşa da bu çok dokunur, Üç yiğidi de kınalar anası, Savaş bitene dek Cennet söz konur. Teslim oldular askerlik şubeye, Şerife ana çörek koydu heybeye, Öğüt verdi Cennet’ine İsmail, ‘Her şey vatan için, değil haybeye.’ Günler, aylar, yıllar geçip gidiyor, Eyüp baba hayal biçip gidiyor, Uzadıkça uzar gider bu savaş, Cennet gözyaşını silip gidiyor. Hurioğlugiller namlı üç kardeş, Yiğitlikte üçü birbirine eş, İsmail’le Haşim bir de Hüseyin, Alacak dersi düşman denen kalleş. Yozgat ili Kavurgalı Köyünden, Eyüp geçmez evlatların tüyünden, Lâkin vatan kardeşleri bekliyor, Eyüp de kesilir sanki öğünden. Askerlik Şubesi sıkça yoklanır, Zarfla İsmail’in künye saklanır, Efesinden bir tabaka, bir saat, İsmail’im diye her gün koklanır. Çanakkale’den de Irak’a geçmiş, Irak’ta şahâdet şerbetin içmiş, Haşim ile Hüseyin’de umutlar, Acep onlarda mı cenneti seçmiş? Kayıtlara yalnız İsmail düşer, Eyüp baba sanki toprağı deşer, Emaneti Yusuf’una eş eder, Eşrefî de sanki yaşar da, pişer. EKREM GÜRER/YOZGAT |