Gönül Dili Samimiyet Nişanesidir…Yar… Eğer beyan Bizim için bir anahtarsa O anahtarla açılan ışıktan görülen Dünyanın adı gönüldür Her kelamın kıymeti Onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir Bu bir hakikattir Bence dil ve dudaktan ifade edilen Sözler sadece gönül beyanının Bir gölgesinden ibarettir Ne var ki Hak kelamının Bir izdüşümü sayılan gönül dilini de ancak ona Açık duranlar anlar Mantık muhakeme üslup Meali, mecaz teşbih istiare gibi Esaslar söze derinlik katar Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan hüsn-ü ta’lil türünden Unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır Aksine Vicdan mekanizmasına Mal edilmemiş Gönül diliyle seslendirilmemiş Ve hal şivesiyle Renklendirilmemiş bütün söz Ve beyanlar ne kadar Yıldızlı olurlarsa olsunlar Yinede ruhlar üzerinde mütemadi Tesir icra edemezler insanın İç dünyası her zaman açık bulunmalıdır Çünkü Her vakit mamur Mabetler gibi Pırıl pırıl Arş-ı rahmete açık ve hep O’n unla Münasebet içinde bulunmalı Zira gönül gözleri kapalı Ruhu bedeni ve cismani ihtirasların Baskısı altında bir şey edeceği yoktur Hayatlarını her faslında O’nu görüyor gibi davranan O’nun tarafından Görülüyor olduğuna inanır Kendi Özünden habersiz Mahiyetindeki derinliklere karşı Bigâne hak’la münasebetlerinde Gerilerin gerisinde birisi Oturup kalkıp bülbüller gibi Şakısa dil döküp çevresine Destanvari şeyler sunsa da katiyen Hiçbir gönle giremez Hiç kimse üzerinde müessir olamaz Bugüne Kadar ruh ve gönülden Yükselmeyen ve insan ledün yasına Ulaşamayan kuru bilgiler Veya söz ebelikleri heva ve hevesleri Şahlandıran dil Ve akıl oyunlarıyla bir şeyler Yaptıklarını sananlar kendilerini Avutmuş başkalarını da aldatmışlardır Sinede ses ve soluk olamamışlardır Mustafa Cilasun |