UMUT
artık ışığını salmıyor üstüme
yorgun,yorulmuş güneş artık dönmüyor medet durağında gün sayan ölüm sayacım atlı karıncalar gibiyim kimsenin gelmediği kuytu bir yerde bekleyen vede taştı taşacak çift göz bebeğimden yüreğime daha dün çırpındı durdu karabulut arasında ölüm şimşeği ilmeyi boynum da görüyorum anılarımı sa ! albümler de eriğik ve solgun hani ak güvercinlerim vardı ya..? çırpınırken avuçlarım da karaburçak kümesin de doyurduklarım şimdi ser, şimdi sefil...! her kirpik bir sağınak taşır kimi hüngür döker avuclarına kimi için akıtır, sızlayan kendi.vicdanına eğer kesmişse dört yanını illetlik kanser geçit vermiyorsa ölüm döşeğinde ki Azrail bilki ecel teridir kendi göz yaşına da boğulan hıçkırık la el ele bir siren sesinin ardında kalan o telaş o nefessiz can, çaresiz dermandır beklenen çaresiz ölümden gayrı ! yine/de umudunu yitirmeğen yürekli yaşam direnci Kadir Haktan Türkeli |
Her kirpik bir sağınak taşır gülüm
Her kirpik bir sağınak taşır gülüm
Her kirpik bir sağınak taşır gülüm
Her sağanak ayrı bir gök
her gök ayrı bir sen gülüm
her sen bin ben taşır gülüm
kendimi yağarım kendime senli gözlerimde
bundan işte gülüm bundan
ıslak yüreğim, ıslak bedenim, ıslak ömrüm
diyiverdim gitti bende .) çok güzeldi sayın hocam.teşekkür ederim paylaşım için.Saygıyla.