Titanlar Ormanı
Mabedimin göğsünde çarparken yürekler,
Birkaç ufak çırpınışta kayboldum… Ve ararken benliğimi, Titanlar ormanına geldim. Toprağın kokusuyla yoldaş, Kan tadı aldığım sularla arkadaş oldum da geldim. Işıklara köle olan gölgelerden uzak, Karanlıklarla dost oldum da geldim. Tek gözü açık uyuyan dağlardan, Arsız rüzgârlarla, ittifak kurdum da geçtim. Geçtim kan kokan, Titanlar ormanından. Bahane edilmiş sessiz dileklerimle, Tanrılarla yoldaş olup da geçtim bu ormandan. Bende gördüm onların ihtişamını, Bende geçtim o Ormandan, Bende selamladım bu ormanda yatan şehitleri, Ve şehit edilmiş binlerce Titanı. Çekip alırken karşıma gökyüzü tuvalini, Kırmızının olmadığı onca renge boyadım. Kaybedilmiş sayısız dünyalardan, Arkalarında bıraktıkları rüyalardan geçtim. Varırken Titanlar diyarına, gördüm ki: Toprak kırmızı, gök kırmızı, su kırmızı, Ateş kırmızı, sancaklarda dökülen kanlar kırmızı, Sonu olmayan sonsuzluk ise kıpkırmızı… BoTaN oMeRi İZMİR/BUCA 20.06.2013 |