YAŞAMAK
Külden merdiven… Dünden merdiven… Yaşamak
Kaç basamak? Yağmur yağınca beni uyandır Rabbim Saatlere geçmişin gongunu ekleyerek Bir yağmur gecesinde umudu bekleyerek uyandır Küf yeşili sararmış bir kitap Gece siyahı gözlerin gibi bitap Yüzüme şafağın al rengini vurarak Ben bir dua olayım beni secdede bırak… Bitmez merdiven… Yetmez merdiven Yaşamak Hüznü taşımak… Ölüm beni sarınca beni uyandır Rabbim Bu şehir uçurtma konfetisine takılır Geçtiğimiz yollarda sadece hatıraların ayak izleri kalır Ben secdeye varınca Rabbim beni uyandır… Güneşi çekmecelere saklanan odalardan Al beni bir veda kartpostalına yapıştır Hani şiirli olanlardan, yağmur yağsın içinde Hep orada kalayım yüreklerimin yanında Ölünce de yaşarken de tüm sevdiklerime sar beni Ve aynı kabirde sevgiyle çürüyeyim Bende geldim diyeyim Babamın dizlerinde, Ayşenin gözlerinde Ya yosun yeşili… O bir yosun yeşili ki Onun yüreğinde eriyeyim Ben şimdi yalnız yolcu İçi bomboş bir Ney im… Kor bir merdiven, zor bir merdiven Yaşamak TANRIYA susamak… Yağmur yağdığı zaman Rabbim beni uyandır Al bütün gönülleri okyanuslara daldır. Zehirlere sar beni Mavi bulut, sarı gül ve çürümüş bir kaya Sahaflarda gizlenen Sır dolu kitaplara Bir piyanist tahtına Şiirlere sor beni ZERDÜŞT anlatsın sana Suretimi düşüren aynalar kırık şimdi… Var bir merdiven, dar bir merdiven… Yaşamak Kirlenip, beyazlaşmak Hüznün o görülmemiş ilk rengini taşımak Bir ölüm eyleminden Bir şiirden derinden Çıkarcasına yanmak Belki de güçlü olmak Hayat ölüm tek basamak Mor bir merdiven yaşamak Hani o bitmeyecek sandığımız Aşklarıyla aldanıp yandığımız Hadi kahkahalarını çınlat Ey rüzgârdan bir ıslık gibi geçiveren Yaşamak! Ayşegül aşkım karagöz “Ve bir şarkı olup çınlamak -bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik …” |
İstanbul'u bilmez gönle cefa var
Can ile cananı sev ki sefa var
Güzelsin İSTANBUL sevgili kadar.