Git!
Saatler sessizliğin bilmem kaçıncı hüznünden geçti.
Zamana inat gelmeyen sen, bitmiş bir aşk, dört duvar arasında yaşanılan yalnızlıklar; sonu gelmeyen bir sızı, dinmeyen acıların yeşerdiği, hüzünle dolan sensiz bir yürek... Bilmem nasıl tarif etsem yokluğunun diğer adını? Cehennem diyemem sensizliğe, çünkü hüznün ateşten daha çok yakar benliğimi. Bir ayetin derinliğinde ketümlaşan yüreğimin sensiz ve sessizce damlar içime kayboluşların, yitirilişin. Gözbebeklerime müebbet hüzün verirken sen, gidişinle ilkbahar yağmurları gibi ıslattın yüreğimin meçhule karışmış duygularını.. Gittin! Limansız bir gemi gibi bıraktın beni okyanusun en acımasız girdabında. Milyarlarca insanların arasında yapayalnız bırakıp gittin. Biliyor musun? Gece on ikiden sonra dinlediğim her şarkı, içtiğim her sigara; dilimin ucundan kağıda dökülen onca sensiz kelimelerin oluşturduğu kafiyesi bozulmuş hüzünlü şiirlerim, seni hatırlatıyor bana giderken bıraktığın her şeyin.. Halil Çetiner |
Tebriğimle efendim