Aşk-ı Devran
On yaşındayken oynadığın, oyuna benzer aşk,
On birinde, sen yelken açıp giderken, gün ışığına, On iki de, mağrur gözlü çöle benzer aşk, On üçünde güze, on dördünde söze, on beşinde yaza benzer… Yirmisinde, kan damarları aşar, hırçın dalgalara benzer, Yirmi bir de duman olur, dağ üstünde kara benzer, Yirmi iki dedi mi yaş inim inim inler, soğumaz od’a benzer, Yirmi üç de bal’a yirmi dörtte yar’a yirmi beşte saz’a benzer… Otuzuna geldin mi, durgun ırmağa benzer aşk, Otuz birde alevlenir yangının, saza dargın söze benzer, Otuz ikide eb’nin olur aşk, elde çocuğa benzer, Otuz üç de yoncaya, otuz dörtte kiraza, otuz beşte maraza benzer… Yaşın kırk dedi mi ey dost, başka söze ne hacet, yastıkta eşe benzer, Kırk bir de yürek olur, elinde ki aşa, sırtında ki taşa benzer, Kırk ikin de tanımazsın aşkı, bir aforoz da yolcuya, tene küsmüş kadına benzer, Kırk üçünde darlığa, Kırk dördünde yokluğa, kırk beşin de, açlığa benzer… Ellisine geldin mi, ak düşmüş saça, pak kalmış dile benzer, Elli birde, yoksulun yoğuna, dilsizin diline benzer, Elli iki de bir damla su içinde kalır aşk, Elli üç de diline, elli dörtte gözüne, elli beş de hüzüne benzer… Altmışına vardın mı ey dost, hicran sancır kalbinde, doymamış göze benzer, Altmış birde torun yüzüne, gam tozu koklar, hezine benzer, Altmış üç dersin mazi kanıyor, aşk-ı hicran ölmüş beni anıyor, Altmış beş de dümen sapmış dönüyor, bir tufanda kalmış denize benzer. |