Merhaba...
Merhaba ölümüne her gün bir kez daha yaklaştığım,
Merhaba. Kendi içimde kırılmışlıklar biriktirdim ben sana. Öyle ki, hiç umurunda değilim biliyorum, yine de sevmekten vazgeçemiyorum. Oyun mu oynadın benimle? İlla kazanmak istiyorum deseydin, Kaybederdim sorun değildi. Bütün bu kalp kırmalarına, gönül yormalarına, ah almalarına lüzum yoktu gerçekten. Sevmiyorum desen anlardım. Nasıl adamlarsınız siz? Yolun en çetrefilli virajına getirip , ortada bırakıyorsunuz bizi.. Düşündüm. Senin gözünden de baktım bize, meraklanma. Ama bir çıkar yol, bir olur bulamadım yaşattıklarına. Üstelik bir seri katil kadar bile pişman değilsin acıttıklarına… Neden? Neden hem seviyormuş gibi yapıp, hem arkadaş kalalım dersiniz neden? O en başlarda size her şeyi göze aldıran hissi kaybettikten sonra, vicdanınızı rahatlatmak için mi? Kaybetmemek için mi? Yok anlamıyorum. Üstünden sen değil, nice aşklar geçse de anlamayacağım galiba. Sadece gitgide kaybediyorum, Artık bir insanın beni gerçekten hiç olmazsa benim zamanında birini sevdiğim kadar sevilebileceğine olan inancımı, güvencimi yitiriyorum her gün. Olan bu. Daha fazlası değil. Acıyorum kendime, nasıl bu kadar gurursuz olup hala seninle konuşabiliyorum, hala vazgeçemiyorum, hala kızamıyorum. Anlamıyorum… Allah aşkına ya tam gel ya da temelli git benden, topla geride ne bıraktıysan- ki çokta bir şey kalmadı geriye- Topla bütün kırılmışlıklarımı, kızamamışlıklarımı, her şeyi… Ama böyle Araf’ta bırakma, ortada bırakma beni. Acıya da alışırım, sevince de yakışırım ama arada kalmışlık var ya, işte o en çok mahvedendir beni… |
NE kadar anlamlı ve doğru cumleler elinize sağlık..kaleminiz daim olsun...şair kardeş..