Efor üçlemesi
Dağın içinden geçme (efor1)
Önce yavaşça peydahlanır Kızıl Sonya silueti Gücünü en ölünecek gününe borçlu bir yenilmez gacı Öpmek ister en görünmez yanını Hayır der bugün olmaz Kainatın son silahşoru gülmektedir Dili sıyırdığı hançerin tadında hapis Benim olacaksın demektedir Oysa o bu gece aynı anda birkaç ailenin çocuğudur Hem babasının Pazar sabahı uyandırdı diye saydırdığı imamın Hem de sakalı göbeğine değen ayyaş adamın oğludur bu gece Böylesi karanlığın sabahlarında hırçın olur Güzel annesi o iyileşsin diye cin çıkaran mahzene kilitler onu Onun içinden neler çıkar Cin çıkmaz… Suyun altında nefes alma (efor2) Bir manifesto okuyor yörenin geride duranları Tavuk yemekten bıktık diye bitiyor söylev Siz ışıltılı kulelerinizde eğlenirken Biz nefes almayı öğrendik suyun altında Şimdi size de göstereceğiz ne denli neşe verdiğini Dişler gıcırdarken sinsi bakılır… Dört el kurşun sesi duyuluyor Çiftliğin marabaları kararsız Kahyanın ağzına bakıyorlar Söylevci için mezar kazıyor en sevdiği arkadaşları Kahramandı yazıyorlar mezar taşına En bildiği işi yapmaya devam ediyor garipler Kumun altında nefes almaya. Kavrulmaya meyilli aşk porsuğu (efor3) Kalabalık kentin yok olmaya yüz tutmuş bir avuç yeşiline Sığınmış üç beş melankolik senin heykeline bakıyorduk Ayrılığın telvesinden kuruttuğumuz saçlarına Aşk şarkılarından süzdüğümüz kırıntılarla çizdiğimiz gözlerine Bakıyorduk Yüzün kurumuş nehir yatağı Üç yaralı kuş adını sayıklıyor Kanat çırpmamak için zor tutuyorlar kendilerini Uçsalar iyi olacaklar Ama unutacaklar seni… Bir ben susuyorum çimen yeşili Bir ben özlemişim sanki Özgürlüğün şırıltısını Acı eşlik ediyor melodisine gelişinin Toprak yol dile geliyor Ne duruyorsun diyor bir el de sen at Sen şimdi sol omuzumdasın melalim Sen şimdi sol yanımsın Kuş gibi uçuruyoruz seni Susuyorsun Oysa her salıncağa bindiğinde bülbül olurdun Söz sana o şarkıyı her mayıs sabahı çalacağım İnadım inat seni unutmayacağım. 25.05.13 Nadir |