SEVGİLİYE METHİYE
Evrendeki herşeye kazınmışsın sevgili.
Neye baksam yüzün çıkar karşıma. Alacakaranlıkta gökyüzünün karmaşası benzer, Yağmurlu havada şimşekler... Ama en çok da dolunay; Hareleriyle gizemli bir avcı gibi. Göl; arkanda duran bir fon, Duraklar geçişlerin Ve cümle çiçekler kokundur sabah ayazlarında Çamurlu su birikintisi bile, Aklımda hayalinle dillenir. Binlerce gölgen düşmüş bu şehre, Binlerce yerde adın... Kapımın önü gibi tanıdık, Uzak birisinin yatağı gibi yaban hatıralarım. Bütün sesler uyur. Bu kez de sessizlik haykırır. Penceremde izlerim baygın dünyayı, Bir kedi geçer boylu boyunca sokağı, Tam ortasında durur bir an, Masum kokulu göğsünü hatırlarım. Senin kokun; En güzel çiçekler vardır senin kokunda, Ama hiç bir çiçek senin gibi kokmaz aslında. Hem masum,hem vahşi... Sanki kanımda uyuyan bir saatli bomba. Gün doğar, hastalanırım. Gün uzaklaştırır bütün atomlarını benden. Başımı yastığa koyarım göğsüne koyar gibi. Dinlerim içimin feryadını. Gece olur... Çigan müzikleriyle gelir gözlerin. İlle de gülümser dudakların raksedip. Oynak bir şarkı çalar akordeon. Sen bilmezsin. Ben akordeonu ne çok severim. Cümle yıldızlar göz kırparlar yokluğunda, Bazen dayanamaz ağlarım. Minik minik hediyeler alırım sana, Bir köşeye koyarım. Ben acılara gülen bir kadınım bilirsin. Kibarca kucaklarım kendilerini. Bu yüzden zerafetle oyalarlar beni. Sen bunu nereden bileceksin? Unuttum sanırsın. Sonra göl isyan eder. Anla artık acısını der. Dinlersin. Bilirsin dinlemeyi. Ve su yüzün olur, Yüzün su... Bana koşarsın. |