HiKÂYE GİBİ ŞİİR
Dökülen saçlarını eline aldı
Peruk yapmayı düşünüyordu O kadar çok dökülmüşlerdi ki Saçlarından geçse, Ona uzansa, Sapsarı bir gül olurdu Gül kokardı saçları Balkon kapısına doğru ilerleyip Gökyüzüne baktı Gökyüzünde kuşlar da uçmaz olmuşlardı Masmavi gökyüzünü rahatsız etmek istemiyorlardı belli ki Dili dönmedi, “Haydi git be buradan!” diyemedi karasineğe Sinek döndü durdu etrafında, Yeşil bir gölge sardı onu Gölgelerin karanlığına galip gelen yeşillik, Hayal ettiği yeşil elbiseden kalma bir yeşillikti Çocukluğunda istemiş, Genç kızlığında bulmuş, Orta yaşında alamadan başkasına kaptırmıştı Hayaller yüzmeyi öğrenmişlerdi Can simidine ihtiyaçları yoktu Karşı kıyıya geçip, El salladılar mı bilirdik, Düşe düşe yüzmeyi öğrenmişlerdi Terliğini çıkardı ayağından Çorabını çıkardı Ayağını burnuna götürdü Leş gibi de kokuyordu! Kaç zamandır ayaklarını yıkamamıştı, Banyo yapmış mıydı? Hayata küsmek kokutuyordu insanı Kapı çaldı Gidene kadar bin kez sövdü Kapıyı açıp karşısında çıra gibi yandığını gördü Aşktı onun adı aşk! Ne zamandır onu bekliyordu Gitmiş, hep gitmiş, gelmelere karışamamıştı Onu içeri almadan kapıyı kapattı Saçını topladı, Hayallerini mandalla astı Ayağını yıkadı Çorabını değiştirdi Kapıyı tekrar açtığında yine gitmişti Mutfağa geçip, bir tabak dolusu makarna yedi Yüzüğü anımsatan makarnalardan birini parmağına taktı Hayal etti Aşk gitmişti aşk! Bir kadın duruyordu çaresizliğin eşiğinde mutfakta Sevilmeyi bekleyen bir kadın… Kokusunu bilmediği mutluluk dolu sabahları Beklemelere harcamıştı Bir kadın vardı mutfakta Acısı kendinden büyük Yediği makarnalar kadar doyurucu… O kadın iğne ipliğe dönmüş günlerini arıyordu Zayıftı tıpkı kendisi gibi Zayıf ama güçlü hissettiriyordu Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi… Kadın son makarnayı da yüzük parmağından çıkarıp yedi. Dilara AKSOY |