MACERAiniyorsun şehre geçiyor gözlerinden yol şeritleri sözlerin kısalıyor kısık sesinin içinde bir yağma gibi aşkın belleğinde bütün çağlar yeniden hikaye oluyor nasıldı kara tüller gibi bu kara orman nasıl ve kim unutmuştu bizi orada gece miydi yoksa yağmurlu bir sabah mı tek tek odalarda kaybolmak isteyen sen ölgün bedeninle gökyüzünü kurtaramayacağını haykırıp duruyordun duruyordun ve bütün canlılar duruyordu çevredeki tanıyordu herkes elindeki zengin sihri sonra kara tüller gibi kara ormanda sanki şefkatle sanki kinle unuttular bizi yolumuzu bulduk sonra yol bizi buldu katil ozanlar tanıdık ellerinde kurbanlarına yazdıkları lanetlerle düşman düş gördü, hayvanlar kendilerini sularda tanıdık olduk hep yabancı kalır dediklerimizle şimdi ayrılıyoruz seninle bunun için ter akıtıyoruz manzara bize yetmiyor dünya içinde.. yıldızları, suyu toprağı paylaşsak yine de yetmeyecek bize hayalimde taşıdığım hayal sırtında taşıdığın yaşlı cüce gibi içimizde birbirimizin şiddeti beni bol kırmızılı bir rüyaya emanet etmen gibi beni o rüyada unutman gibi bu rüyanın tabiri yok ve onu hep görmen gibi el yordamı adaletsiz göz başka gözlerle sınırlı dokunmak kuru, ve kim artık kendisi gibi kokuyor ki.. yakın zaman hileli şimdi bırakıyoruz birbirimizi ıslak taşın kokusuyla kanın akışıyla kırılgan bir macerayla sen biliyorsun eli çamurlu çocukların taşıdığı babalığı uçurum özgürlüğünü, hareketsizliğin gerçeğini biliyorsun yol aşacaksın, kendini aşacaksın kolay değil elbet ama eve vardığında ilk işin geri dönmek olsun |