Yazdığım Romanlarda sevdim Seni
Yazdğım şiirlerde sevmiştim seni oysa
Turkuaz gök yüzünde Yakamozda ay ışığında Şarabımın son yudumunda ve Sigaramın son dumanında Anlamadın Yazdığım romanlarda sevmiştim seni, Bahçelerinde begonya olan köşe mahallede, Pencere şebekesi ardında duran kız, Çamaşır seren Ayşe teyze, Kahvede tavla oynayan Ahmet amca, Mahallede top koşuşturan küçük Mustafa, Huysuz muhtar Mehmet efendi, Dedikoducu Şermin hanım, Fırıncı Muammer, Bakkal Süleyman efendi, Bunların saflığında, o küçücük hayatlarında, Koskoca dünyalarında, Yine o koskoca yüreklerinde ki saf sevgileri gibi sevmiştim. Yıldızları sayıyordum her gece evinin balkonun altında seni beklerken, Pencereden çıkarıp kafanı temiz hava almanı beklerken, Yağmurlarda ıslanıyor, Karlar altında üşüyordum, Görmedin... Bir kış mevsimiydi seni sevdiğimde, aylardan Aralık, Günlerden doğum günün, Benim tekrar doğduğum gün, Senin benim olduğun gün... Bir kış günüydü, Aylardan Aralık, Aramıza aralık girmeyeceğine söz vererek sevmiştik. Baharda çiçekler açarken nişanlanıp, Sonbaharda dökülen yapraklara inat baharı yaşamaya söz vererek. Mesafeler özlem getirir, Özlem acı Acı göz yaşı ama Aralık girmeden araya Ayrılık nifakını sokmadan yüreğimize Söz verdiğimiz gibi... |