bir renk..önemsiz biliyorum. kendinden daha fazla ki ağından kurtarmak bir örümceği imkansız/bu yüzden belkide… ya kokun/sızarken ruhumun çatlaklarından kirlenirken bahar/solarken yaprakları dağınık bir oda/yarı açık perdeler ve sen ve gün sıkı sıkıya kapalı... -oradasın değil mi? -aynısı gibi/sin değil mi? -bıraktığım gibi bitmemişti henüz ve ikiye mecbur edilmemişti gözlerin b-akmak için diğerine geçiyorduk aşkın bir aşktan diğerine ve kuşlar kentini kuşatmıştı ebabil değil hayır… bildiğin serçe bildiğin kadardı senin kadardı senin bildiğin kadardı yani asla fazlası değil… tüm yarım kalmışlığımızla eksik rüyalardan terli çarşaflara geçiyorduk bilindik zamanlardan bahsetmiyorum henüz eteğini katlıyor musun/diz kapağının üzerinden çözdün mü sorularının düğmelerini biliyorum pek önemli değildi aynı ben gibi değil mi? eskidi, sesin/nefesin/ellerin ve bakışındaki iksir parmak uçlarımı ısırmak neden bu kadar deli ediyordu beni? öğrenebildin mi bilmiyorum denizlerden/şehirlerden/kentlerden kendime döndüm ki takip derin izler bırakmıştı ruhunda avın.. ben kimi öldürdüm sahi? ve günler neden tekerrürden ibaret dağılmış bir kaç şeyi toplamak gibi çocukların oyuncakları -orada mısın ve hala.. yaşam, sağlam temeller üzerinde şekillenir sevgili... derin bir boşluk/sınır bu kadar uzağımda kalmayı nasıl başardın bak/bahar geldi fesleğen açtı bahçesinde komşunun ben, bir renk seçtim kendime... -merhaba evet. (…) |