UNUTACAKSIN, BİLİYORUMKaranlık, kapkaranlık bir uçurum... Oysa dünya ne kadar güzel... Güneşin sıcaklığı iliklere işlerken, Kimdir sırtıma buz dağlarını yükleyen? Şelâlerin sesini duyuyorum... Coşkun akan nehirleri. Dereler mi çağlıyor, gözlerim mi? İnan bilmiyorum... Kuş cıvıltıları beyni oyar mı? Güllerin dikeni batar mı koklarken? Bir ılık meltem, böylesine kanatır mı alnımı? Bahçeler pembe, ak, kızıl güllerle bezeli; Kan damlıyor hepsinden... Bir ana ninnisi; bu kadar deler mi yüreği? Hani o sıcak ellerin, neden bu kadar uzak? Kim aldı yüzümden yaşama sevincini, Bu yağan taşlar da ne, yağmur gibi? Sevgim mi sebep, Yoksa ona uzattığım ellerim mi? Ona doğru çağlayışım, susayışım mı suç? Neden sürükler yerlerde acıya garkederek rûhumu? Nerde hayranı olduğum o dil, Duyduklarım onun sesi mi? Kim kopardı ağacımın dallarını, Yerlerdeyim şimdi... Yeşerttiğim bunca yaprak, Yazık değil mi? Sözler keskin bir bıçak, Savruluyor dört yanıma, Nasıl da saplanıyor sana açtığım şu zavallı bağrıma, Karşımda sevdiğim o yüz... İşte, işte bundan gidiyor ya ağrıma... Gökler! Dökülün kayalar! Savurun ey haşin fırtınalar! Atılın! Atılın üstüme sel olup sular! Götürün, götürün savunmasızım, Savurun beni binlerce delirmiş dalgalar! Sesim çıkarsa kahpeyim! Bundan daha çok ağlatamaz, Acıtamaz yüreğimi anladım... Kanla dolu beynimdeki arenalar... Bir boğanın boynuzlarının üstünde paramparça kalbim, Ah, bir anlasalar... Gözlerime çakılmış gibi, merhametsiz bakışlar... Nefretin duman duman yükselişi burnundan. Yetmedi mi, Kahrolası gözlerimden süzülen bu yaşlar? Bakma! Sakın bakma gözlerime! Kalbim sürünür arkandan yine... Gidiyorsan, ne olur bakma, Git... Yüreğime su olup akma... Söndüremez artık hiç bir şey, rûhumdaki bu yangını, Her çırpınışımda yükselen bu alevler, Sürecek mahşere kadar... Git! Git! Üzülme, unutacaksın, biliyorum... Unutacaksın artık beni, biliyorum... Hâlenur Kor |