DESTANSIN AKÇAHİSAR
DESTANSIN AKÇAHİSAR
Bir zemheri ayında, sende açtım gözümü. Okudum, yazdım sende, öğrendim her sözümü. Mama bilmedik, bize hep dadak yedirdiler. Yer yatağında yattık, çul çaput giydirdiler. Akçahisar güzel köy, sende çok hatıram var. Kınalı gındırlandı, kırıldı ön ayağı, Kabahatli ben oldum, anam vurdu dayağı. Koyun dağdan gelmedi, gece hayvan aradık, Cin deresi, çırpılık, fenerlerle taradık, Ah derim Akçahisar, vah derim Akçahisar. Her sene tutulur mal, davar, körpe çobanı, Çok olurdu dağların, yırtıcısı yabanı. Her hane kuzusunun kulağını dağlardı, Kurtların ağzını da, Hafız dayım bağlardı İşte bu Akçahisar, düşte bu Akçahisar. Dört çift öküz, on inek, mananda mal otardım, Kotan sürdük göllerde, kuverlide yatardım. Bir kız sevdik, dağlara söyledik sevdamızı. Delikanlı olmuşuz, sürdürdük kavgamızı. Göz ağrım Akçahisar, sevdamsın Akçahisar. Eşeklerle huşkuyu, çuval, çuval taşıdım. Bostanlara dikilen, ağaçlarla yaşıtım. Harmanlarda gem sürdük, hoçek, hoçek samanı, Mereklere doldurduk, bir kış geçen zamanı. Bir düştü Akçahisar, rüyaydı Akçahisar. Harmancıkların dere, en çok korktuğum yerdi. Herkes orda mekir var, ora sahipli derdi. Birde Bayram Dayımın, karabaştan çok çektik Isırmasından korkup, uzağından geçerdik. Uzağım Akçahisar, sılamsın Akçahisar. Kar diz boyu, yürüdük, kırandan köye kaydık, Geceleri ayazda, oturup yıldız saydık. Medresenin önünde, güzün tir, tir titrerdik, Bazen kapı ardında, bir iki dayak yerdik. Ah köyüm Akçahisar, gül köyüm Akçahisar. Beline halat bağlar, ocaklarda taş söker Şofördür kamyonda, ya inşaatta ter döker. Babalar gurbet elde, düşmüş geçim derdine, Kazanır üç beş kuruş, güzün döner köyüne. Gurbetim Akçahisar, hasretim Akçahisar. Zekerya dayım bekçi, bizde mal hodağı, Zarar ziyan yapardık, bazen yerdik dayağı. Abam ekmeği, yemlik, ahlât, kuzukulağı, Erik, alıç, kızamık dolu, bayırı dağı. Gül kokan Akçahisar, sel kokan Akçahisar. Tiftik kokardı, Arıf dayının koritleri, Bodur, bodur olurdu, koruğun pelitleri. En çok dövüşen tosun, öküzlerin başıydı, Herkesin mola yeri, oturacak taşıydı Yolu düz Akçahisar, yazı güz Akçahisar. Meşenin ağacını, hane başı kestiler. Şelek, şelek taşıyıp, kilo, kilo tarttılar Merküd’e dolu yağdı, köyümüzü sel bastı Evlere dolan sular, pencerelerden taştı. Üç köydür Akçahisar, göçen köy Akçahisar. Tandurun hadirceği, birde külvesi vardı. Ev duman dolar, sonra, üst bacadan çıkardı. Şurtunda ekmek, golot pişer gududa yemek Sıcağında yatardık, görmedik hiç üşümek. Sıcağım Akçahisar, soğuğum Akçahisar. Karnımız ağırınca, hep şerbet içirdiler, Goguza olduk, delik taşından geçirdiler. Kanayan yaramıza hancura basarlardı, Demroyunu okutur, kırığı çırtarlardı. Dertlerim Akçahisar, çilemsin Akçahisar. Evinin bacasında, diken vardı herkesin. Hem cazu karısı, hem alkarısı girmesin. Delikanlılar yapar, medresede erfene, Büyük oda, misafir yeri, gelip gidene. Gözü tok Akçahisar, sözü tok Akçahisar. Tuzluğun taşı, yayla, Bahçecik, kayan dere, Her yerde ayak izim, Günövü, sifon dere Kimi okur şiirdir, bir dudak büker geçer. Birinin gözünde yaş, derin, derin ah çeker. Destansın Akçahisar, şiirsin Akçahisar. Karamısı, arduçluk, kürtyatağı, tonarlar, Merkütten bakıp bizi söyler bizi anarlar. O günleri yaşayan herkese bir hatıra, Sığdırmaya çalıştık aradaki satıra. Dertliyim Akçahisar, kederim Akçahisar. Tahta deveyi, Kazım Dayım önden çekerdi, Üstüne kim binerse, iğne ile dürterdi. Hıdırellez, galandar, bunlar belirli günler Davul zurna çalardı, neşeliydi düğünler. Töremsin Akçahisar, neşemsin Akçahisar. Ferhat Çoban’dı bütün köylünün eğitmeni, Fikri Bey, Mehmet Ali, bizlerin öğretmeni. Maşuk dayım olmuştu, köyümüzün muhtarı. Yüz hane beş yüz nüfus, genciyle ihtiyarı. Göç etmiş Akçahisar, gurbetim Akçahisar. Okununca bu destan, Sinan kıs, kıs gülecek, Bu gülüşüne Beyler muhalefet edecek. Bu destanı okuyan, herkesten tek ricamız. Bir kıtada sen ekle, hoş olsun hatıramız Akçesin Akçahisar, tekçesin Akçahisar. Anamın çilesini, dağlar, taşlar söylesin. Köy yerinde, herkesin kaderi bu, neylesin. Çoluk çocuk kalaba, yol yordam, nerden bilim, Emine, Hurşit derken, bu son olsun Rubil’im. Yaramsın Akçahisar, kanarsın Akçahisar. |