KerrarBeyaz bir umut istedim senden. Yalın kılınç değil, ellerim yüreğinden bağlı, Ayaklarımda sen ülkesinin prangası, Saçlarımda bir sevda bağcığı, sana esir bir ömürle geldim. Bakışına feda edecek hiçbir şeyim yok, Fakirliğim zilletten de öte. Sevseydin veresiye duygularınla, Sensiz kalmış yıllarımla ödeşecektim Bedavaya.. Sen öyle dokunulmaz, içimde öyle sahipsizsin Benim bile değil, başkasının hiç değil… Ellerinin kokusunu tenimde hissederken, Beni değil, bizi değil, yalnız Kerrar bir inadı yendim Kerrar ! Bir cesaret istedim… Aşka nefes kala, Bazen kaybetme korkusuyla, benliğime gizledim… Kerrar… Senden beyaz bir umut istedim. sana hayran bakan gözlerim, yalnız özleyince ağlasın istedim. Ve vazgeçtim senden sonra ne varsa, Seni, vazgeçmiş bir dua ile istedim… Kerrar ! Gömleğinin düğmesi gibi, Boynunda kilitli soluğum… İnadına açmadın, Sana sunduğum her şeyi boğdun… Ne aradığımı bilmeden bulduğum, Rastgele bir sevdayı sunduğum… Bir demir yumruk ki, Heybetine takılıyor sanki, Yüreğimi enseliyor en pervasız öfkelerde… Yakışmıyor sana asla, Ne git, ne de kal demek… Kıskandığım kadar acıtan yanım, Sana sır olmak buymuş demek… Vakarına aşina fikrim, Seni bir kuytuda bırakırmış demek… Kerrar ! Unutma sakın beni, Ben olsun dokunduğun her beden… Cilveli dediğin o bakışlarım görsün seni, en mahrem odalarda. Pazar yerinde ağlayan bir çocuk gibi, Hep özle beni… Kimse sana benden bir selam vermesin, Ne ellerin ellerime değsin, Ne de bir ümit yeşersin bize dair. Kerrar ! Biliyorum bu kasvet çıkmayacak içimden, Senli gölgeleri arayıp duracak, Yıllarca ağlatacak. Gören duyan herkesten haber soracak… Boynundaki ‘ben’ kadar yakındım sana, Yar ! Kerrar’ca bir duruş yakışırdı sana… Fısıldasaydın ümidini, Bu ceset, cennet olurdu sana… |