saklıdan yazılanlara sessiz ağıtlarne bakıyorsun sulara yazdığım sözlere sanki koca çukurova geldiğinde kaç pamuk tarlası sığıyor yüreğime karlar eriyor ılgıt ılgıt buzlar düşüyor gümbür gümbür diyemiyorum içimdeki zelzeleyi ne olur gitme kurşunlara geliyorum duvar diplerinde elimde çocukluğum ağzımda süt kokusu alışkınım eşkiya naralarına alışkınım kurtların üç metreden gözlerime bakmalarına içimde seyr-i sefer iki kurşun mahşerin patladığı günden hatıra ah...sevdalım,bu neyin korkusu bulanık yazma diye kızıyorsun bana sana çıkıyor ırmaklarım senden ötürüdür duru yazamadıklarım haberin yok ser çeşmeme çöp dürtüp bulandırma gözünün önünde babası vurulmuş yetimler gibiyim yollara bakıp perdeleri açtığında belli mi oluyor ağlamalar bir damlam var ihtiyatta saklamışım bergüzar mendilini düşünce mazinin kuraklığına,beraber silelim kasım |