Kayıp Kentin Günceleri... / IIIKısım III - Şairin Güncesi Takvimin rengi sarı, saatin yurdu gurbet Demek ki şu gördüğüm Sonbahar mevsimidir. Dünün dilinde sükut, yarın içimde hasret Demek ki bu kör düğüm İntihar mevsimidir.../ Ben hangi şehri düşünsem işgaline denk geldim hep Vakitsiz kayan her yıldız bu yüzden dokunur bana. Bu yüzden aşkı hiç bilmem, eşkâline denk geldim hep Ve bu yüzden her selâda Fatiha okunur bana. Kendi ellerimle dikip yarım kalmış her kefeni Kendim çaktım çivisini kapanmamış her tabutun. Kendi ellerimle gömüp elvedasız terk edeni Tövbesine karanlığı hibe ettim her sükûtun. Omuzlarımda bin yılın yükü ağır yarasıyla Adımlayıp duruyorum yelkovanın gölgesini. Hem cennet hem cehennemde yanıyorum sırasıyla Bağrıma taş gibi basıp yorgun ruhumun sesini. Güne kısa bana uzun dakikalar yaşıyorum Gözlerime bir kibritin yalazı vurduğu anda. Sırat’a iltica edip Arasat’ı aşıyorum Saatlerin bir meçhûle kapılıp durduğu anda. Kararmış tomurcuklar var ölü kuşların kentinde Bir tek simitle ırzına geçilmiş kâbuslar bir de. Avutulmuş çocuklar var dik yokuşların kentinde En kötüsünün içinden seçilmiş kâbuslar bir de. Alıcı kuşlar geziyor kanatlarında ölümle Aldığı her hayal için kâbuslar lütfedip bana. Nasıl yaşıyorum bilme, bunca sır bunca zulümle Ezberim teslim olurken vakitsiz bir imtihana. Genzimi bir hançer gibi yırtarken tütün kokusu Ağustos’un ortasında alev alev üşüyorum. Hicret ederken içime kentlerin bütün kokusu Avuçlarım sırılsıklam, karanlığa düşüyorum. Şimdi bana söylenecek tek söz bırakmadan gidin Gidin ki güzel cümleler kucaklasın yalanları. Kapıyı arkadan çekin ve son kez bakmadan gidin Bırakın dağınık kalsın, ben toplarım kalanları. ikimayısikibinonüç arasat |