Mavi Şeyler
Hani benim de iştahım kabarmıyor değil ya!
Rengârenksin, kokmuyorsun, bu nasıl iş azelya! Kehribar taneli üzüm, Kırmızı elma, Kuzu eti ve şarap; Batının tüm tanrılarının önünde; Denize sıfır döşenmiş masalar... Şu kargaları severim ama; Gammazcı olmasalar... Dolanıyorlar omurgasında, Alargada eylenen savaşa hazır kalyonların. İlk kurbanları bir kral kızı Hatta Tanrı hatunu Koronis, onların... Ah Koronis ah! Çok şey henüz dünyada yokken; Sütten bile apakken, Sen yandıkça karardılar Kapkara karga oldular. Ama kurtuldular Gagalarına uymayan bir tenden. Ve kızıma hikâyeler okudum Çocuk yüzlü La Fontain’den... Anne kokusunu alsan da baştan çıkma; Hayat mıdır, ölüm müdür bilemezsin... Sen yine de yılana sarılma Hygieia. Mevsim yaz, aylardan terli Ağustos; Nilüferler bezeli suda Bak yine ellerini yıka diye Sallıyor bastonunu Yetim baban Asklepios... Yorgun düşmeden Atlas; Çık gök kubbeden bir bak Hygieia: Kirlenmiş mi yedi tepe üstünde Eski Roma; Tıkanmış mı yedi tepe üstünde Memleketin soluk borusu İstanbul. ...Ve bana mavi bir şeyler söyle Poseidon! Üç çatal mızrağını yere vurmadan... Kardeşlerin duymadan... Osman Aktaş 16.01.2013 |
hani hepsinin özelliği şu an aklımda yok ama bir kavim olarak ilk tiyatro
eserlerini onlar yazmışlar ve gerçek hayattan olduğu için de günümüze
kadar gelmiş, sonra latin edebiyatı ve ardından, Uygur, Göktürk, Kaşgar
Verdiğim bilgiler hatalı da olabilir, ya da sıralama da sapmalar.
Hani derler ya; yarım doktor candan, yarım imam dinden hesabı olmasın
benimki de...
İlgiyle okudum...Emeğinize sağlık Hocam, selam ve saygımla.