2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1173
Okunma
Hani benim de iştahım kabarmıyor değil ya!
Rengârenksin, kokmuyorsun, bu nasıl iş azelya!
Kehribar taneli üzüm,
Kırmızı elma,
Kuzu eti ve şarap;
Batının tüm tanrılarının önünde;
Denize sıfır döşenmiş masalar...
Şu kargaları severim ama;
Gammazcı olmasalar...
Dolanıyorlar omurgasında,
Alargada eylenen savaşa hazır kalyonların.
İlk kurbanları bir kral kızı
Hatta Tanrı hatunu Koronis, onların...
Ah Koronis ah!
Çok şey henüz dünyada yokken;
Sütten bile apakken,
Sen yandıkça karardılar
Kapkara karga oldular.
Ama kurtuldular
Gagalarına uymayan bir tenden.
Ve kızıma hikâyeler okudum
Çocuk yüzlü La Fontain’den...
Anne kokusunu alsan da baştan çıkma;
Hayat mıdır, ölüm müdür bilemezsin...
Sen yine de yılana sarılma Hygieia.
Mevsim yaz, aylardan terli Ağustos;
Nilüferler bezeli suda
Bak yine ellerini yıka diye
Sallıyor bastonunu
Yetim baban Asklepios...
Yorgun düşmeden Atlas;
Çık gök kubbeden bir bak Hygieia:
Kirlenmiş mi yedi tepe üstünde Eski Roma;
Tıkanmış mı yedi tepe üstünde
Memleketin soluk borusu İstanbul.
...Ve bana mavi bir şeyler söyle Poseidon!
Üç çatal mızrağını yere vurmadan...
Kardeşlerin duymadan...
Osman Aktaş 16.01.2013
5.0
100% (2)