Yalnız Bir Bezirgânım BenGölgenin çekirdeğinde soyunuyor tırtıl Yaşamın yaprağında kılcal şehirler uyuyor Kendi dam/arını arıyor üşümüş bir adam Bir kadın geceyi saklamış göğüslerine Zehir zemberek bir acının ölüsü dudakta Zoraki devinimler var yaşam çemberinde Gövdemizin a/yazında çürümüş tortular Kapanmıyor yaralar, iyileşmez oldu tende Boş çıkan umutlarının çürümüş ağlarında Dalga biriktiriyor şafaktan önce balıkçılar Arsız bir şafak kendini süzüyor boşlukta Yalnızlık biçiyor insanlar okyanuslarda Zoraki bir ıslık düşünüşü var damaklarda Uzak bir sevgilinin yurdunda mavi hayaller Son yaprağını güze saklıyor yaşlı bir ağaç Yüzünün çizgilerinden sabır biriktiriyor aşk Köhne bir yalnızlık iskelesinde ay utangaç Gönlümün rahlesinden kan damlıyor geceye Yürek pansiyonlarında sudan ucuz fahişeler Çürümüş dudaklarını izliyorlar ilkel aynalarda Bir c/an kesiği damarlarını sıkarak boşalttıkları Dilsiz ağrılar esrik bir zaman dilimi kafeste Her yudum kendi yutkunuşuyla büyüyor içte Fakir cümleler törpülerken bir şair cennetinde Kalabalıklara sağdırıyorum bin yıllık özlemimi Kıyamet havarileri tanrıyla pazarlığa tutuşmuş Ateşten köprüler kuruyorlar mahşerin bir ucuna Bir yudum şarapla gargara yapıyorlar yanıklarını Sarhoş vakitlerin musallasında k/ancık yalanlar Terk edilmiş bir aşka dönüşür bir gün hicranlar Önce sis dağılır, ardından gelir düğün bayramlar Çoğul bir gök/yüzü/yüm, damarlarımda rapsodi Ummanın notalarından pulsuz mektuplar geliyor Saatlerin ç/arkında kum, öfkem devrik bir kadeh Akrep kendini sokmayı unutmuş, an/a isyanlarda Mayalanmış ağıtların izi var babil/in asmalarında Hangi bulutun yağmurusun /damlayan salkımlarda Yalnız bir bezirganım ben, gönlünün boş hanlarında. Selahattin Yetgin |