So/lu/yo/rum Seni gecenin dudakların(da)
Sesim düşer nefesime
ve seni çekerim iliklerime kadar sessiz ve de kimsesiz dağ başı yanlızlıklarında soluğun boynumda nabzımı yoklarken Gölgen düşer yüreğime hecelerin kıyıya vurduğu anda siirlerin cümle cümle dolanır dilime ve gözlerinde gözlerimi ararım uzak kentten yoklama kağıtlarına bırakılan son vedalar gibi ölüler şehrinden gelen soğuk dip notlar gibi duvarlarımı yalar peş peşe sıralanmıs infazı yargılar Gece bel/kemiğime düşen terinin tuzuna inat kara biberin tozu kaçar gözlerime Gecenin suskunluğunda tedirgin bakışlar düşer duvarlarıma doğrularım ve gölgem tek beden olmuş dans eder yağmurun altında iliklerine kadar işler sırılsıklam suyun tadında sevdan anlımda mahsur kalan cizgilerle dudaklarından tutunurum gölgemin ayakları yarı çıplak olur olmaz yerlerde özlüyorum yine seni sebebsizce öylece işte artık gri olmuş tenim yıldızlar salkım salkım gecede Seni soluyorum gecenin dudaklarından ve terinin tuzu omuzlarımdan akıyor bel kemiğime usulca eyy aşk senmiydin beni yaşayan yoksa benmi seni gecede yaşayan GölGe ... |