SENSİZLİK ZAMANLARI
sensizlik zamanları
Artık duramıyorum içerilerde. Bugün de limana koştum sabahın bu erken saatinde. Deniz havası aşk ve hasretle birleşince bambaşka çarpıyor insanı. Kendimi sırtüstü serin sulara bırakmak istiyorum.. Aynı tatillerde yaptığımız gibi. Ve suyun götürdüğü yerlere gitmek istiyorum sorgusuzca. İyot kokuları ta ciğerlerime, ruhuma kadar doluyor. İnsanlar bir telaş içinde bir o yana bir bu yana koşturuyorlar. Biliyor musun çok üzülüyorum. İnsan yaşamın anlamını yitirince koşuşturacak hiçbir şeyi kalmıyor. Aynı benim seni yitirdiğim gibi. Yine bir turnanın kanat çırpışına takıldı gözlerim. Ne güzel süzülüyorlar gökyüzünde. Sen turnaları çok severdin. Turnaların eşlerini hiç değiştirmediklerini senden öğrenmiştim. İmreniyorum onların masum aşklarına. Benim yüreğim senin yollarına takıldı sevgili. Mahkumu oldum hasretinin, çaresiz bekleyişlerin… Senden ne çok şey öğrendim. Keşke sensizliği de öğretip öyle gitseydin. Nikah masasında yalnız bırakılmış, gelinliğini soyunmaya hazırlanan genç kız gibi boynu bükük terk ediyor, ağaçlar mevsimi. Ayaklar altında sarı yapraklar acılarına bile ağlamıyorlar artık. Oralardan uzak bir yerlerden görüyor musun sevgili? Sen ki, hissederdin görmesen bile. Bazen gözlerimin dolduğunu, göz yaşlarımın bir düğüm olup boğazımda takıldığını hissediyor musun? Sabah meltemi saçlarımı hatırlattı bana ne güzel uçuşurdu rüzgarda sen toplamaya çalışırdın. Titrerdi ellerin dokunurken, kıyamazdın bir telinin kopmasına bile. Sen gittiğinden beri topladım hiç rüzgarda savurmadım sevgili. Ve üşüyen ellerimi ellerine alıp ısıtırdın. Bir bebeği tutarcasına korkardın incitmekten. Şiirler fısıldardın kulağıma. Neşeyle mutlulukla doldurduğun dünyamı gidip de neden kararttın sevgili. Seni hangi karanlığa attım hangi acıya bıraktım ki beni kederlere saldın sevgili? İçime sızısı düşüyor gelinciklerin. İçimde sancısı cırcır böceklerinin. Kelebekler konuyor ellerime üç ömürlük, aynı aşkımız gibi. Güzel olan şeyler neden bu kadar çabuk bitiyor sevgili. Oysa daha gözlerinin derinliklerinde kaybolmamıştım. Daha gözlerinin güzelliğine doymamıştım. Bırakıp gittiğin acılara bile daha bir sarılıyorum. Yüreğimle sarıyorum senden kalan ne varsa. En küçük anıları bile unutmadım. Gülüşünü, yürüyüşünü, mimiklerini hiçbir şeyini unutmadım sevgili. Bir film gibi her gün defalarca o filmde başrol oynuyorum. Ne yazık ki bu film mutlu bir sonla bitmedi. Hep geleceksin diye bekledim. Ha bugün… Ha yarın... O yarınlar hiç bitmedi, hiç bitmeyecek sevgili… Leyla Akgül |
seçkin kaleminizi tebrik ediyor saygılar sunuyorum..