SORMA GİTSİN HALLERİMİZİ
gurban olduğum
sorma gitsin hallerimizi unutulan kullarımızı dikenler kaplamış yollarımızı tarlada çapa yaparken galıçla otları biçerken ellerim su toplamış nasır bağlamış ayaklarım ayrık otları sarmış ekinleri ısırganlar kapatmış başakları yeşeren bir kaç evlek arpayıda eşkiyalar çiğnemiş yatmışlar ortasına pusuya yorulmuş bir ömrün taşıyıcısı ayaklarım üstüne üstelik romatizma onlarda taşımaktan usandılar gayri ne diyeyim gurban ben köylüyüm sen şehirli sen şehir görmüşsün bilirsin bizim köylerde ne pamuk elli kızlar ne beyaz tenli yüzler ne rujlu dudaklar ne ojeli bebekler adam olanı bir sabun kirtiği paklar işte böyle gurban sen okumuş adamsın bilirsin senin aklın erer benim ermez sömürü denen bir çarkın içindeyiz bir dişlisi sen bir dişlisi ben daha yaşarken biçiliyor bizlere kefen gurban olduğum sorma gitsin vaziyeti çıkmaz sokaktır burası arıtaş’la afşin’in arası ne gün ışır ne yağmur sonrası güneş doğar mazot rengi sis var havada nefes alışverişinde insanları boğar yaz bahar aylarında binboğalara kar yağar |