Gecenin GökkuşağıSözü kesilmiş ufak bir çocuğun büyümesiyiz bir ağacın toprağa yatmış haliyiz belki de hayatına ilk sevgiliyi yerleştirememiş bir cümlenin kınalı bir kalemin ucuyla avuçlarımıza hüznü kazıması gibi Bir otogarda süresi dolmuş bir otobüse bağlılığımız kadar ayrılığa mahkûm bekleyişimizin şehrinden gitmek kadar yok’uz anlam içinde Sadece öpüşmek, sadece sevişmek, Şiir yazalım diyor orman, şelaleler bir intihar biçimi kadar sesli ve berrak bir körlükte öpüşüyor üstelik nereye gittiğini bilmediğin bir yola dökülüyorsun ilerliyorsun gecenin diğer yarısına sorular çakıl taşları kadar parlıyor, berrak o tene müptela bir ruh sarmaşığı ne kadar masumsa ne kadar sıklıksa, o kadar kayboluyorsun sayfanın sonunda Sadece savaş, sadece romantizm, Bağ arası kostümlerini soyan tüm şairler üzüm çekirdeğine benziyor ve ben daha memelerinin ucundan ısırıyorum Üstelik al ve mor bu batı(m)da güneş hiç bu kadar uzun süre terk edilmemişti yaşamaya Bacaklarının ortasını sergileyen gündelikçilerle nadasa bırakılmış tarlalar kadar uçsuz bucaksızız İçimiz dışımız köşe başları Sözü kesilmiyor artık gece kıvranmalarının Taşı yontmalı bir ölümlü nasıl sevebilir bu şiiri bizi kitaplıklarda mı unutmalı biraz, parmaklarımızın bulvarlarında kış kıyamette kopsa o şehir bir balığa dönüşebilir ve o deniz okyanusun çocukluğuna gecenin de bir gökkuşağı olabilir aslında süsü kesilmiş bir tebessüm gibiyiz dudaklarının rengini ben okumalıyım sevgili Sadece perdeler, sadece perdeler çekilince mi yeniliyoruz Atmosfere gebe kalmış bir savaşla çürüyoruz uzaysa hala boş ... . |
insanın ağzını kanatır gibi bir şey oluyor şiir.