SINIR TAŞLARI -II-- II- yorgundu şimdi çok yorgun yıpranmıştı sanki huzura kaptırmıştı gözlerini bitkindi bir şeyleri görmek istiyordu körleşmişti her şey ışık oluyordu sanki bahçedeki akasya ağacı akasya ağacındaki kuş kuşun sesi ve sesteki zamanın sırrı avluda eski bir havuz havuzun içindeki su suyun rengi ve suyun rengindeki yakamoz uçuşan ürkek kelebekler kelebek kanatları kanatların çırpınışı ve kanat çırpınışındaki sezgi bir an kaldırdı başını yorgundu bitkindi ince bir sızı hissediyordu iliklerinde karşıda avlu kapısı kapının üstündeki desen desendeki menekşe menekşenin yaprakları ve her yaprakta yansıyan emek huzmeleri avlu kapısına baktı bitkindi ama yorgun değildi şimdi yer-çekimine yenilmemeliydi kalkacaktı kalkmak “gerekliydi” boynunda kararmış bir intikam kolyesi taşıyordu bitkindi kalkmaya yeltendi yeltenirken koptu boynundaki kolye avlu kapısına yöneldi açtı kapıyı önünde akan bir cadde çığlıklar doldurdu kulağını rüzgarı hissetti teni ürperdi düşündü düşledi biraz ve caddeye attı adımlarını..... |
ama sanki devamı gelecektide
arkası yarınmış gibi
çok güzeldi
tebrikler kaleme
dua ile..