BESBELLİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Y.E.K. TİYATROSU
YETENEKLİ ENGELSİZLER KOMEDİ TİYATROSU Sizleri ‘’ ENGELLENEMEYENLER ‘’ adlı Kahkaha fırtınasına davet ediyor. 1 Nisan 2013 Pazartesi günü saat 19.00 da Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde… Bu gösteri öncesinde ve sonrasında malzemeleri ve hazırlanışı aşağıda yazılı olan ‘’İNSANLIK YEMEĞİ’’ne de davetlisiniz. İNSANLIK YEMEĞİ Malzemeler: 1 Ölçü Günaydın 2 Ölçü İyi Günler Birazcık İlgi Bir tutam anlayış Biraz nezaket Bir tatlı kaşığı tolerans HAZIRLANIŞI: Malzemeyi iç dünyanızdan alın. Yıkamanıza gerek yok. Tertemizdir. Gönül teknenizde yavaşça karıştırın. Kokusu her yanınıza sinince içine duygu şerbetini karıştırın. Karışımı hayat tabağının üzerine yavaşça boşaltın. Üzerini sevgi marmelatı ile süsleyin. Birkaç parça gökkuşağının renginden serpiştirin. Gün boyunca afiyetle yiyin. Sadece kendiniz yemeyin. Herkese verin. İletişim : 0212 598 21 10 veya 0536 660 23 42 No lu telefonlar.
Yine yetişemedim minibüse.
Oysa el de etmiştim durması için. Bastı gaza , geçip gitti. Beni bekleyecek kadar zamanı yoktu besbelli Zaten yolcusu da bir hayli çoktu besbelli. Bekledim on dakika kadar daha. Gecikmekteydim işime. Yine fırça yiyecektim patrondan besbelli. Geldi bir minibüs daha. Tam basamağa adımımı koymuştum ki, O da gazladı;yere yapıştım. ‘’Abi özür’’ Dedi şoför, çekip giderken. Ziyadesiyle yılışıktı besbelli. Böyle manzaralara alışıktı besbelli. Üçüncü minibüsü bekledim. Geldi salkım saçak. Yolcuların yarısı içeride, yarısı dışarıda. Hani ayıp olmasa üste de alacaktı beş-on kişi. Millet öylesine sıkışmış, öylesine senli benli, Kız giren dul çıkacak...O denli. Ona da binemeyecektim besbelli. Bir köşeye sinemeyecektim besbelli. Hele şükür sonunda geldi belediyenin arabası. Daldı içine memuru, işçisi, ırgatı, marabası. Millet ne de güzel zıp zıp zıplıyor. Tek hamlede basamaklardan hopluyor. Oysa bana o iki basamak bir zulüm. Şoför diyor: ‘’ Haydi binsene gülüm’’ Ah be gülüm...O iki basamak benim için bir ölüm. Girdi koluma genç bir bayan, Dedi:’’Yardım edeyim. Sakatsın besbelli ‘’ Yaşlısın, yorgunsun, bî takastın besbelli’’ Bizim de arkamızdan sallanmadı ne mendil ne de bir kol. Ufaktan ufaktan almaya başladık yol. İnledim, sızladım, yakındım… ‘’Bir yer veren olur mu acep?’’ Diye bakındım. Delikanlıların hepsi Ayşe, Fatma, Kamileydi besbelli. Kalkamadıklarına göre hepsi de hamileydi besbelli. Yolum kısaydı çok şükür. Tam bizim okulun caddesine girmişti ki otobüs. Baktım bir akülü tekerlekli sandalye. İmrendim vallahi…’’Ulan adamdaki keyfe bak, Açık havada, saatlerce vasıta bekleme derdi yok. Sen inek gibi araba bekle, Üstüne üstlük bir de böyle ayakta git bakalım.’’ Dedim Lakin garibim bir türlü yaya kaldırımına çıkamıyordu. Mecburen dalmıştı işlek trafiğin içine… Korna çalanın, küfür edenin haddi hesabı yok. Kalbimin tam orta yerine saplandı bir ok. Çıkar mıydı hiç yola? Mutlaka vardı bir derdi. Çarptı lüks bir araba.Onun da hikayesi sona erdi. Demin imrenmiştim ya, Şimdi içim acı büründü besbelli. İnsanlık denen mefhum yerlerde süründü besbelli. Binlerce, on binlerce , milyonlarca küfür gelmişken dilime. Bir o kadar da vardı edebilecek kelime. ‘’Tövbe et Sami, dilini ısır, tükür.’’ Dedim. ‘’Ya Rab…Affeyle bu kulunu…Halime şükür.’’ dedim. |
Kutlarım...
Sevgiler, saygılar...