SONGÜLÜŞÜM
Tıpkı bir eylül rüzgarı gibiydin
Hiç beklenmedik bir anda estin Ne zaman sen esmeye kalksan yeryüzüme Tüylerim diken diken oldu Ne zaman rüzgar olup tenime nüfus etsen İçimin üşüyen yanı olarak kaldın sen Hani söylemek isteyipte söyleyemediği sözleri olur ya insanın Lokma lokma boğazında kalır hani söyleyemez ve sen benim için Tanrının helal ettiği bir nimettin Boğazımda kalan lokmu oldun ve gittin... Bir sarhoşun bardağındaki son içkisiydin İçince kendinden geçecek kadar muhteşem İçtikten sonra bitecek kadar değerliydin Ben kalbimi senin ellerine verdim Ama dikkat et dedim sana dikkat et ! Sıksan parçalanacak kadar ince Sıkmasan damarlarımdaki kanı durduracak kadar önemliydin Bir annenin karnında beslediği yavrusu kadar Değerliydi sana olan sevgim Ve sen sevgimi tekmeleyen zalim oldun Yarınlarımın neşesini alıp gittin Kimsesi olmayan bir martıydım ben, Hayat denen bu okyanusta Oysaki sen sığınacağım liman oldun Ama şimdi anlıyorum ki Meğer asıl tehlike kıyılarına yerleştirdiğin Av peşinde olan o insancıklarda Hani senin dininde bir yetime sahip çıkmak Nasıl büyük bir sevapsa Sahip çık dedim aşkıma Beni sensiz bırakma Ama öyle bir çaldın ki bu yetimin hayallerini Artık din de sevap ta sana çok uzakta ... Sana olan merakım felsefe kadar Uçsuz bucaksızdı Sana olan hasretim Dinim kadar sabırlıydı ve sana olan sevgim Surete dönüşmeyecek kadar anlamlıydı. Oysaki sen gittin Bırakıp gittiğin an beni Sana kan taşıyan damarlarımın her bir zerresinde bittin Hem de Tıpkı bir eylül rüzgarı gibiydin Hiç beklenmedik bir anda estin Unutma ki sana kızgınlığım Sana olan özlemimdendir Yoksa bittiği falan yok sevgilim Sen benim son gülüşümsün bu zalim hayata Bende senin... Furkan Emre GÜLERYÜZ |