DOKTOR BEY…
Yaram derin gelin yaramı sarın
Bana derman gerek derman doktor bey Taburcu edin de, gideyim yarın Bana ferman gerek ferman doktor bey Hasretlik ömrümden alıpda aktı Vuran vurdu gitti uzakdan baktı Yaram sızladıkça canımı yaktı Bana zaman gerek zaman doktor bey Vakit geldi gayrı günümü sayıp İçimdeki hüzün sızlar acayip Deryalar girdaplı kaptanım kayıp Bana liman gerek liman doktor bey Dertlerimle tek tek kaynayıp taşsam Kanatlanıp uçup dağları aşsam İster elli ister yüz yıl yaşasam Bana iman gerek iman, doktor bey Ayşe Kavak derki: selam sılaya Elveda dostlara fani dünyaya Artık umudumuz kaldı Mevla’ya Bana Rahman gerek Rahman, doktor bey Ayşe KAVAK |
Yaklaşık 3 yıl önce annemin rahatsızlığı nedeniyle yanında refaketçi olarak hastanede yatarken, orada bulunan hastaların yaş ve hastalık değerlerine göre bir çoğunun sıranın kendilerinde olduğunu, bu yüzden hazır olarak ölümü beklediklerini dillendirmeleri üzerine ben de benzer bir şiir yazmıştım.
Güzel şiirinizin ayak ucuna bırakıyorum.
Saygılarımla.....
Dur diyemedim.
Kulak verin dostlar tutun sözümü
Kuruyan tenime bor diyemedim.
Sakladım sararıp solan yüzümü,
Sizlerden arındım zor diyemedim.
Tenim benek benek, yüzüm çiçekli
Şöhretim yayılmış elim kötekli
Kanayan yüreğim hepten etekli
Ne iştir talihe sor diyemedim.
Ciğerim yaralı, gözlerim şaşı
Aranıyor elem, pişmanlık başı
Kimler kurutacak gözdeki yaşı
İnce hastalığa hor diyemedim.
Halimi görseniz harap perişan
Derdimi dinleyen dosta erişen
Dişimin arasında dudak ilişen
Sıtma nöbetime kor diyemedim.
Hasta koğuşunda yüce bir canım
Sabahtan akşama ağrır her yanım
Damarımda yoktur bir damla kanım
Çektiğim çileye sur diyemedim.
Yaşamı severim bundan eminim
Aldırmam sancıya vardı yeminim
Görünen emrihak, sırası benim
Ölüm meleğine dur diyemedim.
Zekeriya DUMAN