Kara bulutta rahmet beyazbulutta huzur Gönlüm çektiği yükün gözüm dipsiz yokuşun Kaybolurken içinde gün doğmadan şafakta Bakarsan aydan bana dağdan ince nakışla Koysan siyâh noktanın üstüne beyaz nokta
Yangının renklerinde dumanın grisinde Düşe engelsiz yolda sözün yıktığı duvar Yumruğumdan kan damlar umut boğulur kinde Ey gelecek korkutan göklerin orduları Dağlar değil sizinle savaşacak çöller var
Yenilir o taşları kuşların gagasıyla Güneşten aldırıp da başına bıraktığın Dirilir mi yeniden toprak kokan yağmurda Pençesini güneşe geçirmiş kökler gibi Yürekler çatlasa da göklerin ötesinden Kanatlanıp kıvılcım sıçratan nallar bizim
Sesinde maverânın rüzgârları esen gül Bilmez misin bağrımda gezer binlerce bülbül Beni etmedi böyle düşman bile ihtiyâr Esmeyeceksen bari söndürme güneşimi Hiç kimsenin gözyaşı dindirmez ateşimi
Bulutlanmayan bir gök toprak karanlığında Yıldızları doğuran şafakları doğuran İmkânsızın peşinde yokuşlar yormaz beni Gönlüme vurduğun yük gönlümde yediveren Öldürse gözlerinin kararmasından gülüm Susuz kalmaz güneşte aşkların en güzeli
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Muhteviyât-ı Yâre Beyân şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Muhteviyât-ı Yâre Beyân şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.