" sırtım son kez duanla sıvazlansın "bugün pazar yerinde misin anne ? ya ağlamam, ya toprağından koklamam lazım hâlâ sakarlığına devam ediyor bu oğlun değişen bir şey yok, artık diz kapağımın yerine, paramparça tebessümüm hâlâ mahallenin bütün delilerini tanıyorum ve hâlâ konuşurken çok utanıyorum ne bir kez çiçekçiye uğramışlığım oldu, ne çiçek almaya değecek bir sevgilim doyasıya ağlamak istediğim vakitler yağmur yağıyor üşüdüğümde yıldızlar örtüyor üstümü bu kez verdiğin harçlığı değil, aklımı düşürdüm hüzünlerin baş ucuna keşke bir terlik fırlatsan anne omuzlarımda saçlarının kokusu, sırf seni görmek için ölümü özlüyorum ya göz bebeğimin kahvesini öp, ya konuş benimle, özlemlerimi avuçlayarak bugün pazar, yerinde misin anne ? kapından dönmek istemiyorum masum yalanlarımı boşaltıp cebimden, artık sana anlamsız şeyler demiyorum anne kalk, kaç güneş doğuşunu kaçırdığını bilmiyorsun ben ölüyorum, Azrail’im nazlanırsa nazlansın yalnız gönderme beni, sırtım son kez duanla sıvazlansın --- aras ---- |
"Canımı yakan her şeyden uzak olmalıyım"
Olmuyor. Aynı heyecanla giriyorum tekrar : Favori şairim yeni şiir eklemiş zira
Her defa sırtımda aynı kambur, gözlerim dolu ayrılıyorum sayfadan
En ilginci de şu: Ben ne gün neye içlensem, şair o gün onu yazıyor
Ya da bana öyle geliyor. Şiirin başarısı burada işte.
Gevezelik yeter, böyle şiire SUSULUR.