4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
18277
Okunma
GAZİANTEP ÜZERİNE YAZILMIŞ DESTANLAR
…
DERLEYEN. AHMET AYAZ
GAZİANTEP DESTANI
…
Kara imiş şu Antebin yazısı,
Meleşiyor koyun ile kuzusu.
Her köşe başında yiğit ölüsü,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Kavaklığın şirazesi bozuldu,
Humanıza kara yazı yazıldı.
Camilere şehit kabri kazıldı,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Mağaralardan gelir hep ağıt sesi,
Telaşa düşürdü, Fransız nası.
Koç yiğit yitirmiş ağlar babası,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Fransızlar dört tarafı tuttular,
On beş buçukluyu şehre attılar.
Çok evleri birbirine kattılar,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Askerler hep mahserede kaldılar,
Fıstıkları çıtır çıtır kırdılar.
Bir hücumda üç yüz şehit verdiler,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Fransızlar dört taraftan yürüdü,
Yağ kalmadı yüreğimde eridi.
Çok yiğitler siperlerde çürüdü,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Ağlaşır analar sızlaşır bacı,
Yürekten çıkar mı, böyle bir acı.
Cümle Müslümanlar size duacı,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Doğrusu Antebe çok yazık oldu,
Ağlamaktan gözüm kan ile doldu.
Gül gibi gelinler sarardı soldu,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Antebin etrafı dumanlı dağlar,
Doktorlar toplanmış yaramı bağlar.
Anneler ah çekip, bacılar ağlar,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Bir mezara dört şehidi koydular,
Mecruhlar hep hastaneye doldular.
Çok kimseler onu da güç buldular,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Minareden ezan sesi gelmiyor,
Nolup nolmadığın kimse bilmiyor.
Gelinler, kızların yüzü gülmüyor,
Hanı benim mor sümbüllü bağlarım,
Antep diye hazın hazin ağlarım.
…
Şerif DAİ (Deli Şerif)
ŞEHİT KAMİL’E
…
Annesinin elinden tutarak yürüyordu,
Düşman askerlerini gezerek görüyordu.
…
Diyordu anacığım evimize varalım,
Diz çöküp ağlayarak Allah’a yalvarayım.
…
Duamızı duyarak yüzümüzü güldürsün,
Kahretsin zalimleri, düşmanları öldürsün.
…
Güzel vatanımızı yeniden bize versin,
Mehmetçiğin süngüsü onları yere sersin.
…
Sözünü bitirmeden bir devriye görüldü,
Yabancı erkek için kadın biraz büründü.
…
Dedi, Kamil evladım biraz yaklaş yanıma,
Adamın bakışları dokunuyor kanıma.
…
Artık hiç vakit yoktu, birazcık durmak için,
Kısa yol bulmalıydı evine varmak için.
…
Hey hat ki, birdenbire bir süngü parlamıştı,
O köpek soylu düşman, kadına hırlamıştı.
…
Her halinden belliydi, yüzünü aç diyordu,
Vahşi bir ihtirasla, sevinip gülüyordu.
…
Küçük Kâmil ağlayıp bir ah etti derinden,
Bir taş kucaklayarak, fırlatmıştı yerinden.
…
O küçük pençesiyle yerden aldığı taşı,
Bu namus hırsızının kırılsın diye başı.
…
Bütün iman gücüyle ileriye atmıştı,
Fakat düşman süngüsü sağ yanına batmıştı.
…
Kanları fışkırarak düştü, upuzun yere,
Anasının feryadından dile geldi, dağ dere.
…
İşte o gün Antebin ayranı kabarmıştı,
Ve cefa çemberini, kanıyla koparmıştı.
…
Bu millet asırlardır namusunu koruyor,
Tarihten daha eski, ve daha dik duruyor.
…
Ahmet İhsan GENÇ
DEDEMİN ANISINA
...
Yıl l9l8
Oğuzeli Büyük Kızılhisardı.
Düşman baş kaldırmış,
Ölmek var, öldürmek vardı.
İnsanlarımıza Antep dardı.
...
Ülke kuşatılmış,
Kıyametler kopuyor.
Yaşamak çekilmez bir dert.
Dedem Çarko Ahmet,
Arkasına bakmadan,
Savaşa yürümüş.
Namus uğruna,
Ve yönü kıbleye,
Yemende şehit düşmüş.
...
Elinde tüfek,
Baş ucunda Keklikçi Ayvaz.
Adı adsız şehitlere karışmış.
Ölümden arta kalan,
İsmail Düver’in babası,
İsmail Düver Dede,
Böyle anlatırdı.
...
Ne adı var, ne resmi.
Tınazderede bir tepe,
Çarko’nun Tepesi diye,
Söylene durur.
Dedemin anısına..
...
Ahmet AYAZ
KARAYILAN TÜRKÜSÜ
Karayılan der ki harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
Fıransız adını bütün batırak,
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Atına binmiş de elinde dizgin,
Girdiği cephede hiç olmaz bozgun,
Çeteler içinde Yılanım azgın,
Vurun Antepliler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Sürerim sürerim, gitmez Kadana,
Fransız kurşunu değmez adama.
Kara haber verin garip anama...
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Kılıç Ali der ki, gelsin göreyim.
Bu yiğit nasılmış, ben de bileyim.
Üç kızım vardır, birini vereyim...
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Anama söyleyin, damda yatmasın.
Çuha Şalvarıma Uğçur dakmasın,
Oğlum gelir diye yola bakmasın;
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Mulla’nın Ğurcunda bir top alaca,
Getirdiler Cami’ye kanlı Salaca.
Kimim kimsem yok ki, salam ilaca
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Karayılan oturmuş yazı yazıyor,
Kara Sılo Çeteleri diziyor.
Haveydili Kolordular bozuyor.
Vurun Antepli’ler namus günüdür!!!
Vurun çetelerim namus günüdür!!!
...
Derleyen: Mehmet Demir ATMALI
—ŞAHİNBEY TÜRKÜSÜ
Antep’in Harbine on bir ay oldu.
Kurudu kanımız, benizler soldu.
Analar, Bacılar saçını yoldu…
Uyan Şahin uyan, gör neler oldu.
Sevgili Antebe Frans...ız doldu.
...
Şahin’i sorarsan, otuz yaşında.
Süngüyle vuruldu, Köprübaşında,
Çeteler oturmuş, ağlar başında…
Uyan Şahin uyan, gör neler oldu.
Sevgili Antebe Fransız doldu.
...
Uyan Şahin uyan, uyanmaz mısın?
Diz çöküp düşmana dayanmaz mısın?
Al kızıl kanlara boyanmaz mısın?
Uyan Şahin uyan, gör neler oldu?
Sevgili Antebe Fransız doldu…
...
Şahinbey vuruldu, yollar açıldı.
Antebin üstüne matem saçıldı.
Birçok Minareler topla biçildi.
Uyan Şahin uyan, gör neler oldu?
Sevgili Antebe Fransız doldu…
...
Kimi yaralanmış, kanlar saçıyor.
Kimi süngülere bağrın açıyor.
Kimi yavrusunu almış kaçıyor.
Uyan Şahin uyan, gör neler oldu?
Sevgili Antebe Fransız doldu…
...
Derleyen: Mehmet Demir ATMALI
YIL 1918 ve 1919
KARAYILAN HİKÂYESİ
...
Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde.
İstanbul 918 Teşrinlerinde,
İzmir 919 Mayısında
ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar :
Mayıs ortalarından
Haziran ortalarına kadar
yani tütün kırma mevsimi,
yani, arpalar biçilip
buğdaya başlanırken
yuvarlandılar...
Adana,
Antep,
Urfa,
Maraş :
düşmüş
dövüşüyordu...
Ateşi ve ihaneti gördük.
Ve kanlı bankerler pazarında
memleketi Alaman’a satanlar,
yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar
düştüler can kaygusuna
ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından
karanlığa karışarak basıp gittiler.
Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet,
en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat,
dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat,
iki kat soyulmamak için.
Ateşi ve ihaneti gördük.
Murat nehri, Canik dağları ve Fırat,
Yeşilırmak, Kızılırmak,
Gültepe, Tilbeşar Ovası,
gördü uzun dişli İngiliz’i.
Ve Aksu’yla Köpsu,
Karagöl’le Söğüt Gölü
ve gümüş basamaklı türbesinde yatan
büyük, âşık ölü,
şapkası horoz tüylü İtalyan’ı gördü.
Ve Çukurova,
kıyasıya düzlük,
uçurumlar, yamaçlar, dağlar kıyasıya
ve Seyhan ve Ceyhan
ve kara gözlü Yürük kızı,
gördü mavi üniformalı Fransız’ı.
Ve devam ettik ateşi ve ihaneti görmekte.
Eşraf ve âyân ve mütehayyizânın çoğu
ve ağalar :
Bağdasar Ağa’dan
Kellesi Büyük Mehmet Ağa’ya kadar,
düşmanla birlik oldular.
Ve inekleri, koyunları, keçileri sürüp, götürüp,
gelinlerin ırzına geçip,
çocukları öldürüp
ve istiklâli yakıp yıktıkça düşman,
dağa çıktı mavzerini, nacağını, çiftesini kapan
ve çığ gibi çoğaldı çeteler
ve köylülerden paşalar görüldü,
kara donlu köylülerden.
Ve bizim tarafa geçenler oldu
Tunuslu ve Hindli kölelerden.
Ve Türkistanlı Hacı Ahmet,
kısık gözleri,
seyrek sakalı,
hafif makinalı tüfeğiyle
dağlarda bir başına dolaştı.
Ve sabahleyin ve öğle sıcağında ve akşamüstü
ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,
ne zaman sıkışsa bizimkiler,
peyda oluverdi, yerden biter gibi o
ve ateş etti
ve düşmanı dağıttı
ve kayboldu dağlarda yine.
Ateşi ve ihaneti gördük.
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir’de, Aydın’da,
Adana’da dayandık,
dayandık, Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te.
Antepliler silâhşor olur,
uçan turnayı gözünden
kaçan tavşanı ard ayağından vururlar
ve arap kısrağının üstünde
taze yeşil selvi gibi ince uzun dururlar.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silâhşor olur.
Antepliler yiğit kişilerdir.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Antep köylüklerinde ırgattı.
Belki rahatsızdı, belki rahattı,
bunu düşünmeğe vakit bırakmıyordular,
yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
Yiğitlik atla, silâhla, toprakla olur,
onun atı, silâhı, toprağı yoktu.
Boynu yine böyle çöp gibi ince
ve böyle kocaman kafalıydı
Karayılan
Karayılan olmazdan önce.
Düşman Antep’e girince
Antepliler onu
korkusunu saklayan
bir fıstık ağacından
alıp indirdiler.
Altına bir at çekip
eline bir mavzer
verdiler.
Antep çetin yerdir.
Kırmızı kayalarda
yeşil kertenkeleler.
Sıcak bulutlar dolaşır havada
ileri geri...
Düşman tutmuştu tepeleri,
düşmanın topu vardı.
Antepliler düz ovada
sıkışmışlardı.
Düşman şarapnel döküyordu,
toprağı kökünden söküyordu.
Düşman tutmuştu tepeleri.
Akan : Antep’in kanıydı.
Düz ovada bir gül fidanıydı
Karayılan’ın
Karayılan olmazdan önceki siperi.
Bu fidan öyle küçük,
korkusu ve kafası öyle büyüktü ki onun,
namlıya tek fişek sürmeden
yatıyordu yüzükoyun.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silâhşor olur.
Antepliler yiğit kişilerdir.
Fakat düşmanın topu vardı.
Ve ne çare, kader,
düz ovayı Antepliler
düşmana bırakacaklardı.
«Karayılan» olmazdan önce
umurunda değildi Karayılan’ın
kıyamete dek düşmana verseler Antep’i.
Çünkü onu düşünmeğe alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi,
korkaktı da bir tarla sıçanı kadar.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun
ak bir taşın ardından
kara bir yılan
çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
gözleri ateşten al,
dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
kafasını aldı.
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
kara yılanın encâmını görünce
haykırdı avaz avaz
ömrünün ilk düşüncesini .
«İbret al, deli gönlüm,
demir sandıkta saklansan bulur seni,
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.»
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
fırlayıp atlayınca ileri
bir dehşet aldı Anteplileri,
seğirttiler peşince.
Düşmanı tepelerde yediler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
bir tarla sıçanı kadar korkak olana :
KARAYILAN dediler.
«Karayılan der ki : Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
nerde düşman varsa orda bitirek,
vurun ha yiğitler namus günüdür...»
Ve biz de bunu böylece duyduk
ve çetesinin başında yıllarca nâmı yürüyen
Karayılan’ı
ve Anteplileri
ve Antep’i
aynen duyup işittiğimiz gibi
destânımızın birinci bâbına koyduk.
Nazım Hikmet RAN
ANEPLİ ŞAHİN
Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omuzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
...
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.
...
Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız
Burda erkekçe döğüşür
...
Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır
...
Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senın ülkende, senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesın duvaklar
Korkum yok ölümden kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.
...
Hey, hey!
Yine de ey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.
...
Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa
Çıkmış bir eski savaştan
Türk ün bir karış toprak parçası için
Destanlar yazacağız yeni baştan.
...
Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini
Çıktı karşıma biri,
Çıktıkça çektim tetiği bismillâhlarla beraber
Vurdum alnından kâfiri.
...
Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür!
...
Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omuzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük
...
Yavuz Bülent BAKİLER
GAZİANTEP DESTANI
Çok eski çağlardan kalan bir kale,
Ünlüler içinde birdir bu şehir.
İslam ülkesinde yanan meşale,
Ebedi sönmeyen nurdur bu şehir.
…
Sanayide, dokumada, kilimde,
Çalışmada, beceride, bilimde.
Geri kalmaz irfan ile ilimde,
Gönüllerde saklı sırdır bu şehir.
…
Sokaklarda şehitlerin izi var,
Her babadan öksüz kalan kuzu var.
Bayrak tutan oğlu var, kızı var.
Şehirler içinde pirdir bu şehir.
…
Bir çiçektir Ayşeleri, Nigarı,
Sevgi kokar, hasret kokar baharı.
Şehitlerin, gazilerin diyarı,
Ayaz’ına bir gururdur bu şehir.
…
Ahmet AYAZ/ Doğduğum Gündenberi
5.0
100% (3)