tahmîs-i gazel-i fuzûlî–i bağdâdî rahmetullahi aleyh
(fâ‘ilâtün/fâ‘ilâtün/fâ‘ilâtün/fâ‘ilün)
yâ ilâhî her şebanrûz gördüğüm rü’yâ nedür çeşm-i dilden çağlayıp şol vardığım deryâ nedür eşk-i hûn-âlûd-ı çeşmim hamr eden simyâ nedür öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür sanmayın men halk içinde kendime nâm isterem hâkezâ nefsim içün hâşâ dil-ârâm isterem yâre kurban verdiğim gönlüme bayram isterem gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür hakk tealâ’nın atâsı ol cemâl-i bîmisâl yâre nâzır gözlerim ağyâre etmez arz-ı hâl hâlimin ağyâre ma’lûm olması çünki muhâl vasldan çün âşık-ı müstâğni eyler bir visâl âşıka ma’şûkdan her dem bu istiğnâ nedür hissedâr-ı aşka ma’şûkdan düşen taltif değül âsitân-ı yârda hâk-sâr olmayan âkif değül aşk içün ârif gerekdür ârife ta’rif değül hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen ârif değül ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedür hâr-ı hicrâna devâdır ebr-i yârin makdemi yaz bahârım geçti artık geldi ömrün hâtemi yok mu beyzâdem senin şol derdinin bir merhemi âh u feryâdun fuzûlî incidübdür âlemi ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavga nedür |