Sakın dokunma acının parmak uçlarınaSakın dokunma acının parmak uçlarına hiçlerin trenleri her zaman ağıt yüklü be asaf ve yok oluş yüksüktür acının parmak uçlarında sakın dokunma acılarıma kül kül dökülürüm gözbebeklerine ve hüzüne boyarım tüm gökkuşağını...... ben bir bulutum umut yüklü sağ benden asaf.... pul pul dökülmemi istemiyorsan zamanın yapraklarından yağdır beni o zaman toprak koksun bereket asaf ve bu gün cumartesi ertelenen tüm düşlerin çıkınındayım at omzuna asaf haydi ne duruyorsun asaf beklemez umuda susayanlar yağ bulut bulut asafff bak ellerim yüreğim gibi kurudu haydi dol yüreğime asaf sahi neredesin bu gün asaf gün akşama döndü bekleye bekleye ağaca döndüm portakal ağacına dalımda ölüm çiçek açmakta ya sen umudununu nereye sakladın asaf söyle hangi sırlı sayfadasın önüm arkam sobe bak kafayı sıyıracağım asaf hala gribin en koyu deminde demlenmekteyim ateşim alev oldu yoksulun donan parmaklarında dilimde tüy bitti asaf sen hala dönmedin sahi cumartesileri tatile mi girdi asaf umutlar ertelen dimi umutlar ertesi-mi cumartesi bitti pazara girdik be asaf bu gün tatil ettim tüm hükümleri ve şimdi şimşirden huni geçirdim başıma ve kendi kendime gülmekte tüm imgeler ve peşime taktım asaf tüm dizeleri ve yaktım ruhumun tüm gemilerini sakın dokunma acının parmak uçlarına dağılırım asaf kül gibi Mahmudiye Düzkaya |
ister gitmiş olsun,
ister gitmeden önce..