Hilâli Beklerken
Ziyâsına hudutlar bellemek kimin haddi,
Çağlarca semavâtı tezyin eden hilâlin? Çin’de değil bu defa, yanı başında seddi; Vakti erişti artık ikinci istiklâlin. Gel ki bunca zamandır seni bekler aşıkân; Ölü ruhlara nefes ver, boş damarlara kan… Şu, firâkına dûçâr asrı bastı hafakan, Gel ve mazine çevir hâlini istikbâlin. Hem Tuna’ya hem Nil’e aksederdi gül yüzün; Sahte güneşler kaldı arkanda, bir de hüzün… Gecesinden ne hayır gelir böyle gündüzün; Nerelere kayboldun, söyle nedir ahvâlin? Savaşlardan da beter etti bizi barışlar, Hesapsız hududuna kâfi geldi karışlar. Vüs’atine hasretten bu acı haykırışlar… Yeni baştan doğmaya kalmadı mı mecâlin? Doğ da dar gelsin yine kıt’alar ışığına, Sonradan medenîler yüz sürsün eşiğine. Karanlığı müstahak görme şu aşığına, Daha nice avutsun yüreğimi hayâlin? Ey göğümüzde güneş ve göğsümüzde gurur; Parçala pranganı, vakit geçiyor n’olur! Kim demiş devran böyle gider, çağ böyle durur? Gün batar, günler doğar; muvakkattır zevâlin. (2012) |