" uzak masallar anlatma bana "Asya’nın yüzü yok anne, başını kaldırmadan konuşuyor benimle Mecazi kanatlı bir kuş dokunuyor gözlerime Ne zaman ağlamak istesem yağmur yağıyor Ne vakit kaşımı çatsam bulut gölgeliyor asık suratımı Çiçekli eteklerinde gecenin, Yıldızlar ağıt yakıyor Bu şehir beni emiyor Yalnızlığım konuş bile demiyor Ay hiç gülümsemiyor anne Saçlarımda ki aklar bir hüzün şadırvanı Sıra sıra sokuluyor yüreğime Eski zamanlardan kalma kirli sırlar Başımda uğuldayıp duruyor bir ihanet kovanı Ellerimde geçen yüz yıldan yadigâr nasırlar Bu şehrin meyhaneleri okşamaz başımı Duvarlarında çirkin bir resmim, Beni kim olsa tanıyor Kan kızılı gözlerimde yalpalayan kadehler Adam bilip duruşuma aldanıyor Ama ben, ölüyorum Ama ben, Suskunluğumu öperek kırk parçaya bölüyorum Düşünde kız kulesi olmayan insanlar yürüyor sokaklarda Sokak köpekleri kimsesizliklerini yalıyor Koyun koyuna yatıyor az ötede gölgesine düşman yalnızlığım Asya’dan bir fısıltı bile yok Kulaklarımı sadece canından usanmış bir nefes oyalıyor Parmak uçlarımda sendeleyerek yıkılıyor zaman Mezar topraktan ibaret değildir anne Ojeli tırnaklarından utanan yosmanın koynunda uyurken sevda Uzak masallar anlatma bana Asya zaten sevildiğini biliyor Avuçlarımda kıpkızıl Asya’nın kanı kurşun bir anda öldürmüyor anne ---- aras --------- not: şiirimi güne getiren seçki kuruluna ve bugüne kadar vefa ile sayfama gelen tüm şiir dostlarına teşekkürler... |
Saygimla..