y/osun..özgür değildin biliyordum değildik biliyordun neyi neden değil bunu anlamak istiyorduk sadece ki deli bir diyalog bu bana benzeyen az birazda sana delim benim delirdiğim kasıklarının biraz üstünde bir doğum izi/inde yeniden doğacak bir can gibi sızacağım ruhuna ki bir tek geceden sonsuzluğuna uzanacağım sana zamanın geçmiş kavimlerin en geride kalan ruhusun denildi hiçbir ırmakta yıkanmayacaktı yüzün hüzün iki gözüm sözün ki kendimi bana kendini bana öğretenim yüreğimin inceliğinde kırılan kırılgan ışığım güneşim kızarmış ekmek kokusu geliyor sıcağında eteklerinde bir ev kıyılarında bir can ve bil ki sevgili bil ki sevdiğim bil ki kurban olduğum başka çağlarda değil bahsi geçen bana ait ne varsa teninde şimdi.. boynunun altındaki morluk saçların kırıkların omuzlarında taşıdığın iz deniz yosun evet sen y/osun bilirdik kumunu akıtmazdı hiçbir ırmak ki biz deniz dik paletinden akarken sen bir renge benziyorsun demiştim sana yola düştüğümüzde yolumuz saman yolu başaracağız sınadık sınandık onca zamAN damarlarımızda hücrelerimizde şakağımıza dayamıştık sevgimizi tehdit saymışken bir gece ve ben göğsüme alıp başını germiştim göğsümü kemiklerimdeki kırılma sesine aldırmadan ardından bıraktığın bir not gibi uzandım sesine nefesine ki soluyup seni sesini çektim ciğerlerime yüreğime çağlamışken sen aktığın o ırmaktan sonra geri dönmeyecekti artık hiç bir su -yun su -yum susadığım... (...) |
selamlar.