ÖLMEYİ ÖZLEDİM DÜNYANIN EN MASUM GÖZLERİNDE....
Geçenlerde Konya’dan geçtim yine,
ne kokun vardı, ne hayalin. Nereye kayboldu güneşe kafa tutan aşk! nasıl öldürdük onca şiiri! sensiz; ne Yusuf olabildim ne köle, sevdasız; heryer kuyu, heryer çöl... kala kala elimde birkaç şiir kaldı, bir de eski şarkılar. biz eskidik, radyolar şarkılarımıza küstü, şiirlerimdeki kadın da öldü, hüzün bile bile öldü, artık sus çağırma beni talan edilmiş düşlerimize... Güneydoğu’lu çocukların bahar gelince Dicle’ye koşmacalarını bilir misin? o kadar coşkulu ve o kadar insandık! Batman Lisesi’ne giden çocukların çantalarındaki düşler kadar masum ve engindi aşk! şimdi bir şadırvana misafir olmalıyım; günahlardan arınma zamanı kuş seslerinde... Yollara arabesk şarkılarla direnen bir kamyoncunun, yorgun gözleri kadar uyumayı özledim saçlarında. Bölünen uykuların kadar uzağım sana, yazamadığın şiirlerin her dizesindeyim! Yalnızlığını öldüremez, bensiz hiçbir kent! Gündoğumu, kokunu İç Anadolu’dan getirmeyeli yıllar oldu, Anılar zaman mezarlığında, şimdi Meram Bağları’nda ana sarılmak vardı özlemlerce... ah...ah! sensiz; ne Yusuf olabildim ne köle, sevdasız; heryer kuyu, heryer çöl... Seni karşılamayı özledim kadınım, heyecandan kaldırımları delice arşınlamayı, Ölmeyi özledim, dünyanın en masum gözlerinde.! söz, takım elbise giymeyeceğim, kısa kestireceğim yine saçlarımı, buz beyazı kotu da saklıyorum hala, hadi birgün aniden çık gel ölmedim de! İbrahim EROĞLU |
artık sus çağırma beni talan edilmiş düşlerimize...
........................
Hüzün dizelere düşmüş.
toprak kokan şiirlerde
ölmeden gömdüm sevdamızı noktalar arası...
.......................
kutlarım harika dizeler..