GİDENLERAnnemin kızıyım ben! Annemin naftalin kokulu sandığında çeyizim. Unutulmuş, evde kalmış bir kız misali, Gelinlik çağı geçmiş, beklemekteyim… Kanaviçelerde umudun dikiş iğnesi, Usumun kasnağında iplik iplik işlemekte. Aralıksız ağlayan yağmurların, Kulaklarıma damlayan şimşekleri çakmakta. Yalınayak kervansız kaçırılan, Kızların ardından gidenler; Yol yol, dağ dağ, ırmak-ırmak.. Suyundan içilmeyen kör bir çeşmeyim ben! Yüreğimin künyesine hicret yazılmış. Anıların gözbebeklerinden, Kınalı ellerinden öperim… Ağıtını ardından yıllarca yaktığım , Ruhumda gizlediğim, fermansız gidenler.. Yaşlı bir insanım ben, Ayaklarımın nasırlarından, düşerek giden Ve üzerinde güneşin doğup battığı, Bağrını sıcaklığımla dağlayan yüreğinim ben! Duvarlarımda resimlerin yankıları, Penceremde hüzünlerin gölgeleri var. Yüreğime elemi akıtıp, heybelerine doldurup, Hicranla kuşanıp bedensiz gidenlerin… Eski ve köhne bir sevdayım ben! Kalbim başkasının elinde miydi? Hazin bir ayrılık mıydı sonumuz… Havada biriken kara dumanlı bulutlar, Gürleyerek suyu toprağa bırakan, Dinmeyen gözlerin yağmurlarıyım ben! Kulağımda yanık ezgili türkülerin, Selanik’ten Edirne’ye söyleyerek gidenlerden.. Dalları kesilmiş ulu bir çınarım ben! Seher vakti saçlarımı okşar rüzgar, Her mevsim yapraklarım acılardan yere düşer. Ellerimin titrek ninnisi sallanır beşiğimde; Dünyanın bütün çocukları ağlamadan, rahat uyusun diye… Dönmesini beklerim, bıkmadan-usanmadan, Beni benden alan, apansız gidenlerin… Yazan Figen ANAR |
Annemin naftalin kokulu sandığında çeyizim.
Unutulmuş, evde kalmış bir kız misali,
Gelinlik çağı geçmiş, beklemekteyim…
Kanaviçelerde umudun dikiş iğnesi,
Usumun kasnağında iplik iplik işlemekte.
Aralıksız ağlayan yağmurların,
Kulaklarıma damlayan şimşekleri çakmakta.
Yalınayak kervansız kaçırılan,
Kızların ardından gidenler;
Yol yol, dağ dağ, ırmak-ırmak..
Suyundan içilmeyen kör bir çeşmeyim ben!
Yüreğimin künyesine hicret yazılmış.
Anıların gözbebeklerinden,
Kınalı ellerinden öperim…
Ağıtını ardından yıllarca yaktığım ,
Ruhumda gizlediğim, fermansız gidenler..
Yaşlı bir insanım ben,
Ayaklarımın nasırlarından, düşerek giden
Ve üzerinde güneşin doğup battığı,
Bağrını sıcaklığımla dağlayan yüreğinim ben!
Duvarlarımda resimlerin yankıları,
Penceremde hüzünlerin gölgeleri var.
Yüreğime elemi akıtıp, heybelerine doldurup,
Hicranla kuşanıp bedensiz gidenlerin…
Eski ve köhne bir sevdayım ben!
Kalbim başkasının elinde miydi?
Hazin bir ayrılık mıydı sonumuz…
Havada biriken kara dumanlı bulutlar,
Gürleyerek suyu toprağa bırakan,
Dinmeyen gözlerin yağmurlarıyım ben!
Kulağımda yanık ezgili türkülerin,
Selanik’ten Edirne’ye söyleyerek gidenlerden..
Dalları kesilmiş ulu bir çınarım ben!
Seher vakti saçlarımı okşar rüzgar,
Her mevsim yapraklarım acılardan yere düşer.
Ellerimin titrek ninnisi sallanır beşiğimde;
Dünyanın bütün çocukları ağlamadan, rahat uyusun diye…
Dönmesini beklerim, bıkmadan-usanmadan,
Beni benden alan, apansız gidenlerin…
----------------------------------
Bir şelalenin akan berrak suyusun
Herkes içer bir bardak kadar
Akıntısında yeni açılan gülsün
Annesinin en güzel yadıgarısın
El değmemiş,dili suskun
Kulağı her türlü çirkin söze sağır
İleri görebilen bir ışıksın
Doğanın yadıgarı,ve herkesin bakmaya doyamadığı
Dilden dile konuşılan bir harkasın
Annenin yadıgarısın
Sana hor bakan gözler nademetli
Aşkların örneği
Masalların perisisin
O sevdanın alacağı başarısı
Gönlünde yadettiğin armağanısın
Seher vaktinde saçların okşayan yel temiz olsun
Dünyanın tüm güzelleri örnek alsın senden
İnsanları ve tüm dünyanın çocukları seven o yüreğin
Hiç lekelenmesin,hep mutlu olsun
Okumayla doyamadığım mısralarınızı içten kutlarım.Sevgi ve selamlarımla can dost...